Bediüzzaman’ın şefkati

altSaid Nursî’de şefkat ve merhamet vasfı çok dikkat çekicidir.

Cenab-ı Hakk’ın onun fıtratına dercettiği şefkat ve merhamet duygusu ziyade gelişmiştir.

Şefkat dersini annesine izafeten aldığını beyan eder. Hayatını vakfettiği Kur’ânî eserler olan Risale-i Nur Külliyatı’yla milyonların imanını kurtarmada rehber bir şahsiyet olan Said Nursî’nin, insanlığı tehdit eden imansızlık cereyanının meydana getirdiği menfilikler karşısında gayreti ziyade olur. O, Allah’ı tanıtma yolunda insanları inanç iklimine dâvet adına son derece şefkatle davranmıştır.

İnsanlara şefkat ve merhametini şu sözlerle belirtir: “Karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor, içinde evlâdım yanıyor, onu kurtarmaya koşuyorum biri beni yolda kösteklemek istemiş de ayağım ona ilişmiş bu hadise karşısında bu durumun ne ehemmiyeti vardır. Dar düşünceler, dar görüşler.”

Said Nursî, son derece gayretli bir insandır.

Bunu anlatılan şu hatıra ışığında da görmek mümkündür:

Vanlı talebesi Molla Hamid’den bizim de bizzat dinlediğimiz hatıra şöyledir: “Bir gün Üstad’la Erek Dağı’nda birlikte olduğumuzda o çok hastaydı. Ateşi çok yüksekti. O buna mukabil elindeki Cevşeni okuyordu, bir taraftan da bizimle birlikte odun topluyordu. Ben, ‘Kurban, biz zaten odun topluyoruz, sen ise çok rahatsızsın. Git, biraz dinlen’ dediğimde o, ‘Ah, bir bilseniz gayret pek güzel şeydir’ diye bize ders vermiştir.” Said Nursî’de yeme içme kültürü, sünnet ekseninde cereyan etmiştir. Yerken az yerdi. O hayatı boyunca doymadan kalkmak gibi, sünnetin sair kaidelerine riayet etmiştir.

Şöyle der: “Bir fakirin, kuru bir parça ekmekten aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlıkla yediği en âlâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*