Bediüzzaman’ın sinemaları – 1

Bir çok âlim kayıtsız karşı çıkarken, Bediüzzaman, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’den taviz vermemek şartıyla modern olan her şeye teşvik eder. Her faydalı yeniliğe ve teknolojiye sahip çıkar. Çünkü o bir müceddid, yani bir yenileyicidir.

Bediüzzaman, sinemaya da yeni, yani müceddidî bir bakış getirir. Bilindiği gibi, resimle ilgili gelen anlayış şudur: Resim yasaktır. Resim giren eve melek girmez!

Oysa günümüzde her yer resim, nerede ise her şey resim! Paralar resim, nüfus kâğıdı resim, evlilik cüzdanı resim, kitaplar resim, dergiler resim, gazeteler resim, televizyon resim, bilgisayar resim, sinema resim vs. Peki yukarıdaki hükme göre durumumuz ne olacak?
İşte Bediüzzaman, evvelâ resim hakkındaki içtihadını fiilen yapar:

“Ara sıra sinemaya ibret için gittiğimden, bana, İstanbul içindeki insanlar, o dakikada, sinemada geçmiş zamanın gölgelerini hâzır zamana getirmek cihetiyle, ölmüş olanları ayakta gezer sûretinde gösterdikleri gibi, aynen ben de, o vakit gördüğüm insanları, ayakta gezen cenazeler vaziyetinde gördüm. Hayalim dedi ki: Madem bu kabristanda olanlardan bir kısmı, sinemada, gezer gibi görülüyor…” 1
Bediüzzaman bir gün öğrencilerinden Molla Süleyman ile Ayasofya’da namaz kıldıktan sonra, ona “Haydi sinemaya gidelim” demiş.

“Sinema mı?” diye sormuş şaşkınlıkla.

“Bak Süleyman, ben sinemaya başkalarının gittiği gibi gitmem. İbret için, dersler çıkarmak için film seyrederim.” Birinci mevkiden bilet alıp birlikte Alemdar Sineması’na giderler.
Film bitince sormuş:

“Anlat bakalım, ne anladın bu filmden Süleyman?”

“Hiçbir şey anlamadım Üstadım” demiş.

“İşte dünya hayatı da aynen sinema perdesine benzeyen bir yerdir. Kendisi sâbit olmadığı gibi, içindekiler de fani; hiç durmuyor, akıp gidiyor. Onun için dünya hayatına hiç güvenme oğlum. Hayatlarımız izleğimiz bu film kadar kısa ve geçicidir.”

***

Tarihçe-i Hayat isimli eser ilk basıldığında resimsizdi. Bediüzzaman sayfalarını karıştırmış ve demiş: “Nerede Eski Said’in resimleri, koyun!” 2
Bediüzzaman şöhrete mi müptelâ! Asla; ondan zehirli yılandan, akrepten kaçar gibi kaçan Bediüzzaman, öyleyse resimlerini neden koyduruyor? Bu bir içtihaddır:
Yani, “Ben resimlerimi kitaplarıma koyarsam, siz de onları kullanabilirsiniz!”

***

Ve bir alıntı:

“Saidi Nursî, son günlerde Lost filminin yapımcılarının yeni moda ettiği ‘flash forward’ yöntemini de uygulamış.

‘Bir zaman Eskişehir Hapishanesi’nin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramı’nda oturmuştum. Karşımdaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raks ediyorlardı. Birden, manevi bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü.’

“Tam bir flash forward, ileriye bakış olayı değil mi?” 3

Dipnotlar: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, YAN, s. 237. 2- Üstadın Tarihçe-i Hayat’a resim konmasına müsaade etmesiyle ilgili ayrıntılı bilgi için bakınız: Dâvâya Adanan Bir Ömür: Mustafa Türkmenoğlu, Haz: İ. Kaygusuz, Y.Asya Neş., İstanbul-2005, s. 50  3- Ertuğrul Özkök/Hürriyet / 29 Kasım 2009.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*