Bediüzzaman’ın zaferi ve ‘Müsbet hareket’

Din aleyhinde alınan bütün kararların, dine yönelik tahrifatlar anlamında yapılan bütün uygulamaların karşısında Said NursÎ; Kur’ân’dan aldığı ilhamla sürekli eserler veren bir din âlimidir.

Memleketin değişik sürgün mahallerinde, verildiği mahkemelerde, atıldığı hapishanelerde etrafındaki bir avuç inanmış insanla beraber hiçbir zorbalığa, hiçbir eziyete ve hatta defalarca suikast ve zehirlenmelere aldırış etmeden, Müslümanların hatta insanlığın, imanını kurtarmaya kendisini adayacaktır.

Esasında Said Nursî; ‘Risale-i Nur Külliyatı’ adını verdiği Kur’ân tefsiriyle, hakkıyla iman etmiş bir mü’min modelini oluştururken, bu mü’minlerden oluşan yeni bir toplumu da inşa ediyordu.

Esasında o, imana yöneltilen bütün saldırılara tek başına karşı koyuyordu.

M. Şevket Eygi’nin ‘pasif direnişçilikle’1 suçladığı Bediüzzaman kendi ıstılahında buna,’’Müsbet Hareket’’ diyordu. Ve bu ‘’Müsbet Hareket’’ sonucunda, arkasında sürüklediği muazzam kitleyi, hiçbirinin burnunu dahi kanatmadan imanın zaferine ulaştırıyordu.

İslamî camianın ve İslamî kanaat önderlerinin aslında, hareketinde başarılı olmuş ‘’Bediüzzaman‘’ gibi bir numune önlerinde varken ‘’Müsbet Hareket’’in dışında bir yola başvurmamaları gerekir.

Said Nursî Meşrutiyet’in kargaşa ortamlarında nasıl ‘’müsbet hareket’’ ettiyse; Cumhuriyet’in ilk 25 yılındaki istibdat atmosferinde de müsbet hareket etmiştir, sonrasında da hep müsbet hareket etmiştir.

Onun tebliğinde kargaşa, onun tebliğinde anarşi, alayiş ve nümayiş yoktur.

Ve bugün onun eserleri 60 dünya diline çevrilmişse, onun tabiileri yer yüzü coğrafyasında binlerce beldeye yayılmışsa, bunun tek sebebi Bediüzzaman’ın kendine has olan‘’Müsbet Hareket’’ metodundan başka bir şey değildir.

O, 1936’lı yıllarda Kastamonu’da kendisine bir tür şikayete gelen ve ‘’Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar bize Halıkımızı tanıttır.’’2 diyen lise öğrencilerine; ‘’Sizin okuduğunuz her bir fen kendi lisanlarınca mütemadiyen Allah’tan bahsediyorlar. Muallimleri değil onları dinleyiniz.’’3 derken müsbet hareket ediyordu. Ve bu talebelere, kâinatta tecelli eden Cenab-ı Hakkın esma-i hüsnasından örnekler vererek Allah’ı tanıttırıyordu.

‘’Kimmiş o Allah’tan bahsetmeyen densizler’’ diyerek talebelerini sokağa dökmüyordu. Bugün Müslüman coğrafyanın şiddetle ihtiyaç duyduğu tek şey Bediüzzaman’ın ‘’Müsbet Hareket’’ metodundan başka bir şey değildir.

Dipnotlar:
1-M. Şevket Eygi, Milli Gazete, Haber7.com, 23 Mayıs 2012,
2-Bediüzzaman Said Nursi. Asa-yı Musa, YAN, s.23
3-a.g.e.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*