Beni hangi suçumdan dolayı öldürdünüz?

Suriye’de meydana gelen şu son hadisedeki toplu çocuk cesetlerini görünce, aklıma Tekvir Sûresi geldi. İslâm’dan önceki Arap kabilelerinin, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmesine atıfta bulunan surenin 8 ve 9. âyetlerindeki “diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına ’Hangi suçtan dolayı öldürüldükleri sorulduğunda” ifadelerini hatırladım…

Evet, haksız yere öldürülen ve bu hakkının hesabını kıyamette soracak olan bütün insanlar gibi, o çocuklar da yarın kıyamette, kendilerini katleden zalim katillere “Ben size ne yaptım, beni hangi suçumdan dolayı öldürdünüz?” diye hesap sordukları vakit, o zalimler, o zaman ne cevap verecekler acaba? Ki, hârice karşı yapılan savaşlarda dahi düşmanın çocuklarını öldürmek caiz değilken, siz nasıl olur da bu iç muharebede (caiz olmayan dâhilî muharebede) yüzlerce masumu katlettiniz? Cenab-ı Hak, bunu sizin yanınıza bırakır mı?

Yazık günah değil mi? Müslüman memleketlerinde akan bu haksız kanın sebebi ne? Aslında, zalim ve gaddar Batı ve onun uşaklarının tetiklemesi neticesinde meydana gelen bu anlaşılmaz hadiseler, ne yazık ki, Müslümanların telef olmasına sebep olmaktadır. Müslümanlar kendi kendilerini yiyip bitirirken, kendi kendileriyle meşgul olurken, devamlı bir tedirginlik ve korku içinde yaşayan İsrail de, bu arada işin içinden sıyrılıp çıkmış oluyor. Müslümanlar birbirini haksız ve anlaşılmaz bir şekilde öldürdükçe, İsrail orada rahat ediyor.

Zalim, cebbar ve müstebit idarecilerin zulmü, onların Batı’nın üflemesi ile oynayıp, Müslümanları kırdırması akıl alır bir iş değildir. Kim, kimi niye öldürüyor belli değil. Tıpkı, Hz. Peygamber’in (asm) âhir zamanla alâkalı, “ölen niçin öldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü bilmez” hadis-i şerifini isbat eden hadiselerdir bunlar.

Doğu Türkistan, Arakan gibi yabancı esareti altında bulunan Müslümanları o yabancılar öldürüyor. Ama Müslüman bir memlekette, Müslümanlar birbirini niye öldürüyor? Birbiriyle alıp veremedikleri ne? Ortada; din için, Allah için, Peygamber (asm) için yapılan bir niza da yok.

Vallahi bilmiyoruz, bu İslâm beldelerindeki anlaşılmaz kan dökme hadiseleri sona ermezse, işler çok kötü olur. Olan yine o memlekete, memleketin insanına olur. Mısır, Suriye başta olmak üzere, bütün Müslüman devletler buna dikkat etmeli. Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, bu mevzularla alâkalı prensib ve metodlarını öğrenerek ona göre hareket etmeli. Yoksa yazıktır, günahtır. Bir sürü masumun; canı, kanı, malı, namusu boş yere heder olur gider ve bunun hesabını da, hem dünyada, hem de ahirette veremezsiniz!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*