* Şek: Tereddüt, şüphe. Bir şeyin varlığı ile yokluğu arasında tercih edememe, tereddüt gösterme, vesveseye düşmedir. Meselâ, birisinin, “suyun 50 mi, 75 mi, yoksa 100 derecede mi kaynadığı” hususundaki tereddüdü veya namaz kılmak isteyenin birinin “Acaba abdest almış mıydım, almamış mıydım?” tarzındaki şüphesi gibi.
* Zan: Öyle olduğu veya olmadığını sanmak. Kesin olarak bilmemekle beraber kuvvetli ihtimalle hükmetmektir. Meselâ, “Emin değilim, ama, öyle zannediyorum ki, su 100 derecede kaynar” veya “Kesin olarak bilmiyorum, ama, galiba abdest almıştım!” tarzındaki bilgi.
Kur’ân, “Ey imân edenler! Zannın birçoğundan kaçının”1 diyerek zan ile hareketten bizi men ederken; “yakîn” (kesin) derecesine de teşvik eder.
* Yakîn: Kesin bilme. Aksine ihtimal olmayan sağlam bilgi. Şüphe ve tereddütten sıyrılmış; emin bilgi. Meselâ, suyun 100 derecede kaynadığını kesin olarak bilmek veya bizzat dereceyi koyarak tecrübe etmek bu kategoridendir.
Veya, “Abdest almıştım, kesin olarak biliyor ve hatırlıyorum!” hükmü; hatta abdest alınan çeşmeyi, o sıralarda kiminle hangi mevzuları konuştuğunu kesin olarak hatırlamak, bilmek.
İslâmiyette yakîn (kesin) bilgi, ilim esastır. Hem, Allah’ın sıfatlarından birisi de “Âlim”dir. İlminin her şeyi kuşatmış olduğu pek çok âyette tekrar ile vurgulanır. Bütün mevcudatta görünen bütün hikmetler, o ilme işaret eder. Çünkü, hikmetle iş görmek, ilimle olur. Hem bütün inâyetler, tezyinâtlar, o ilme işaret eder. İnâyetkârâne, lütufkârâne iş gören, elbette bilir ve bilerek yapar.2
İnsanın da, Âlim isminin tecellisine mazhar olarak hakiki imâna ulaşacağı vasıtalardan birisi “kesin ilimdir.” Kur’ân ve hadîs de insanları mütemadiyen ilme, araştırmaya, incelemeye, tetkike, tahkike ve keşfe yönlendirmektedir:
“Bilenlerle bilmeyenler bir değildir.”3
“De ki: Ya Rabbi, ilmimi arttır.”4
“Cahillerden yüz çevir.” 5
“Keşke hakikati şeksiz, şüphesiz bilmiş olsaydınız!” 6
Dipnotlar:
1- Hucurât Sûresi, 12.
2- Mektûbât, s. 235.
3- Kur’ân, Zümer Sûresi, 9.
4- Agk, Tâhâ Sûresi, 114.
5- Agk, A’raf Sûresi, 199.
6- Agk, Tekâsür Sûresi, 5. NOT: Muhterem kardeşim Süleyman Kösmene’nin validesinin vefatını teessürle öğrendim. Merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret, kederli ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimi sunarım.
Benzer konuda makaleler:
- Tahkikî iman ve mertebeleri
- İlim türleri, ilham ve Risale-i Nur
- Vehbî-kesbî ilim ve Risâle-i Nur
- Mukallit miyiz, muhakkik mi?
- İlmin türleri ve Bediüzzaman
- Tahkikî imanın hakkal-yakîn mertebesi
- Su savaşları
- Dünyaya gönderilişimizin gayesi: İlim ve duâ
- Bediüzzaman’ın ilmî yönü-2
- Tahkikî, gerçek iman
İlk yorum yapan olun