Bin defa hâşâ! Risale-i Nur, Kur’ân’ın tefsiridir

alt1948 – Afyon Ağır Ceza Mahkemesi’nde savcının iddianamesinde Risale-i Nur’la ilgili olarak “Kur’an-ı Kerime adeta bir nazîre (benzetme)…” iddiasına karşı Bediüzzaman “Bin defa hâşâ! Risale-i Nur, Kur’an’ın bir tefsiridir” demişti.

Said Nursî beraetle neticelenen bu mahkemede savcının iddialarıyla ilgili olarak “Yüz yanlışını ispat etmezsem, yüz sene cezaya razıyım” demiş ve bu hataları, cevaplarıyla beraber ortaya koyan “hata-savab cetvelini” mahkeme heyetine takdim etmişti. Bu cetvel, Risale-i Nur Külliyatından Şualar isimli eserin On Dördüncü Şua’sında yer almaktadır.

Günümüzde tekrar ısıtılarak Said Nursî ve eserleriyle ilgili söylene gelen pek çok iftira ve yanlış bilgilerin cevapları, söz konusu “hata-savab” cetveliyle beraber Risale-i Nur’un muhtelif kitaplarında çok önceden verilmişti.

HATA-SAVAB CETVELİNDEN:

Mahkemede aleyhimizdeki iddianamede “Yüz yanlışını ispat etmezsem yüz sene cezaya razıyım” diye iddia ettiğime bir hüccet olarak, iddianamenin kırk sayfasında, şahsıma ait on beş sayfada seksen bir yanlışını gösteren bu cetveli takdim ediyorum.

Said Nursî

……

16: “Kur’ân-ı Kerim’e adeta bir nazîre.”

Bin defa hâşâ! Risale-i Nur, Kur’ân’ın bu asırda bir mu’cize-i mâneviyesinin bir aynası ve ondan tereşşuh etmiş bir tefsiri olduğuna bütün Nurcuların ve Risale-i Nur’daki yazıları görenlerin kanaatleri, bu yanlışı tekzip ediyor.

……

22-23: “Risale-i Nur’un bir kısmında okuyanlara birşey öğretme bakımından ilmî mahiyet taşımadığı.”

Yirmi seneden beri hükûmetin iğfal olunmuş bazı rükünleri ve aldanmış bazı müteassıp hocalar Risale-i Nur’un aleyhinde hücum ettikleri ve herkesi ürküttükleri halde, hiçbir esere müyesser olmayan yüz binler her sınıftan muhtac-ı ilm-i hakikat ona talip olup istifadeleri bu iftirayı pek çirkin gösteriyor.

……

26: “Nurcuların zanları hilâfına olarak, Nur Risaleleri yegâne okunacak tefsir değildir.”

Cevap: Nur Risalelerinde ve talebelerinin lisanında her vakit söylenen “Bu zamanda en kuvvetli bir tefsir-i Kur’ânîdir” cümlesidir. Yoksa hiçbir vakit başka tefsirlere ilişmek hatırlarına gelmediği, bu acîp hatânın ne kadar çirkin olduğunu gösterir.

……

32: “Herkese okunmasının dahi sevap olduğunu söyleyerek iğfale çalıştıkları.”

Otuz üç âyât-ı Kur’âniyenin işârâtına mazhar ve şimdiye kadar yüz binler adama iman cihetinde tesirli hizmet eden ve pekçok gençleri ıslâh eden Risale-i Nur’la iğfal edilmiş diyen, elbette nefs-i emmârenin iğfaline kapılmış ki, böyle hatâ ediyor.

……

40: “Kerametleri ve velîliği hakkındaki söylenenleri ve yazıları red ve cerh etmiyor.”

Bu pek zâhir bir hatâdır. Yüz yerde kardeşlerime yazmışım ki, “Şahsımda hiçbir ehemmiyet yok. Bana karşı hüsn-ü zannınız yanlıştır. Sizin ihlâsınız var. Ben belki ihlâsa muvaffak olamıyorum. Hizmette de size yetişemiyorum” dediğim ve hiçbir defa nefsimi methetmediğim halde bu isnad büyük bir iftiradır.

41: “Ve bu yolda öğünmesine bir sebep olmuştur.”

İddianameyi yazan, sathîlik ve garazla baktığı için, Risale-i Nur’un senâsını benim şahsımın senâsı zannetmiş, bu hatâya düşmüş. Ve çok yerlerde böyle hatâya düşüyor.

Şuâlar, s. 646-655

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*