Binler genç Said olmak

‘Ehl-i dalâlet bir Said’den korkuyordu, şimdi Saidler genç Saidler binler oldu. Artık, ehl-i dalâlet titremelidir”1 diyen felâket ve helâket asrının adamına yoldaş olmak; ondan emanet bayrağı ebede taşımak…

***
Bazı insanlar neden büyüktür?

Büyük olmak boyunlarının borcudur da, biz sıradan insanlar onların yaşadıkları cehdden mahfuz muyuz?

Ömrünü, emeğini, hissiyatını bir dâvâya verenlerin biyografilerini, masal kahramanlarının maceralarını okur gibi mi okuruz? Yoksa içimizden itici bir güç onlara benzeme gayretini mi doğurur?

Hepimizin kendimize göre vazgeçilmezlerimiz vardır. İşimiz, kariyerimiz, statülerimiz, konforlarımız… Arkasına sığındığımız mazeretlerimiz… Önceliklerimiz… Peki ya elindeki kazanılmışlarını(!) bir telgraf çekip, avucundan kaçırmak sadece birinin zorunluluğu mudur? Ya da bizim basit hesaplarımızın cenderesinde kaçış yolumuz mudur?

Zübeyir mi doğulur? Yoksa Zübeyir mi olunur? Ya da neye ne kadar mesai harcadığımız mı bizi biz kılar?

Hayat bir imtihan. Bir sınav. Bazı kulvarlarında da bayrak yarışı. Bayrağı alan bir sonrakine emanet edinceye kadar son sürat koşmaya mükellef.

Bayrak elde emanet.

Kulvar Nübüvvet kulvarı. Hz. Âdem’le (as) başlayıp, Hz. Muhammed (asm)’da doruk noktaya ulaşan kudsî mücadele. İmanla küfrün mücadelesi… Her yüzyılın müceddidinde şerefle taşınan kudsî bayrak. Daha doğrusu bir nevî sancak.

Ve on dördüncü asrın bediisinin ateş hatlarından, kara zindanlardan, zehirli yollardan geçen yolculuğunda; onda fani olup Ziver’ken, Zübeyir; Zübeyir’ken bir Said olmak…

Bu bayrak yarışı bitmez.

Ayağımıza dikenler batsa da, dikenler arasından güller toplayıp sevinmek… Ayağımız çıplak batacak, elimiz açık ısıracak da olsa…

Anadan, yardan, serden ayrılmak. Candan, gönülden Kur’ân’a sarılmak…

Önüne demirden set de yapsalar, dişinle delmek… Dağları toptan oymak gerekirse, iğneyle oymak…

Unutulmaması gerekenin, nerede olunursa olunsun, küfrün ve cehlin tâ temelini çürütmek olduğunu bilmek..

Ne lüzumu var uzatmaya, kısacası, sancağı düşürmeme adına Kur’ân talebesi olmak…

Bir Said imtihan diyarından arkasında Said misâl bir Zübeyir bırakarak, bekaya göç etti. Fenâfi’s-Said bir Zübeyir geçti bu kulvardan, arkasındaki genç Saidlere bayrağı emanet bırakarak.

Bu bayrak düşmez.

Bu dâvâ hepsi birer Nurlu Said olan sizleri, bizleri bekler.

Dipnot:
1- Yeni Asya Neşriyat, Zübeyir Gündüzalp , İbrahim Kaygusuz, İstanbul, Şubat-2009

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*