Bir babanın daha, evlâd acısı…

Geçenlerde, kadim dost-ağabeyimiz Mustafa Süzen’in kızının vefatıyla alâkalı bir yazı yazmıştık. Orada, Mustafa Ağabeyin bize gönderdiği mesajı da iktibas etmiş ve oradaki enteresan ifadelerden bahsetmiştik. Tabiî, o yazının gazetede çıktığı gün, bizi birçok eski-yeni arkadaşımız arayıp, taziyede bulunmak için Mustafa Ağabeyin telefon numarasını istediler. Zaten, gazetemiz Yeni Asya’nın en büyük özeliklerinden biri de, cemaatî irtibatı sağlamaktır. Özellikle de, hasta ve vefat eden kardeşlerimizin ilânatı bu açıdan mühimdir. Bu sayede; kime, nerede, ne olmuş bilinmektedir.

Evet, işte daha biz bir babanın, Mustafa Ağabeyimizin evlâd acısıyla müteessir olurken, bir başka babanın evlâd acısı haberiyle daha üzüldük. O da, yine kırk küsur senedir hukukumuzun olduğu ve son iki-üç senedir yaptığımız Ankara ziyaretlerimizde, hizmetlere ve derslere beraber koşturduğumuz, 19. Dönem milletvekillerimizden muhterem Nureddin Tokdemir Ağabeyimizin kızı Tuba kardeşimizin, kızımızın vefat haberiydi.

Bir müddetten beri rahatsız olan Tuba kızımızın durumunu, en son Ankara ziyaretimizde Nureddin Ağabeyden sorduğumuzda, duâ istemişti. O günlerdeki bazı ziyaret ve sohbetlerimize de, kızının başında olması hasebiyle iştirak edemiyordu. Kibar bir beyefendi olan Nureddin Ağabeyimiz, o durumdan dolayı “Sizi yalnız bıraktığım için üzülüyorum” diyerek de bize özür beyan etmiş ve biz de ona “Olur mu ağabey, yine bu durumda bak kaç yere gittik beraber?” demiştik.

Evet, bir anne-baba için en zor, en acı şey; evlâdının, hele de gözünün önünde, ölüme doğru gitmesi, ölmesiydi. Bu çok acı bir durumdu. Rahmetli anneciğim her zaman duâ ederdi “Yavrum, Allah bana sizin acınızı göstermesin” diye. Anneciğimin duâsı kabul olmuştu. O evlâd acısı tatmamıştı, ama biz evlâd acısı tadan birçok insan tanırız. Bunların içinde yakınlarımız da oldu. Gerçekten zor bir şey. Hani, Mustafa Süzen Ağabeyin bize yolladığı mesajdaki ”Annesi ölene öksüz, babası ölene yetim, kocası ölene dul derler. Evlâdı ölene bir şey demezler; çünkü o acıyı isimlendiremezler…” cümlesindeki o ifade çok manidardı. Evet, hani ateş düştüğü yeri yakar ya, bu ateş, evlâd acısı ateşi de, bambaşka bir şeydir ve gerçekten de isimlendirilmesi, tarif edilmesi zor bir şeydir. Bunu ancak yaşayan bilir. Allah, kimseye evlâd acısı yaşatmasın! Zor ve çetin imtihanlardan biridir o. Tabiî, Rabbimizin lûtfettiği “iman” nimetidir ki, bizlere bu acılar karşısında en hakikî teselliyi bahşetmektedir.

Evet, Nureddin Tokdemir Ağabeyimizin, bir müddettir rahatsız olan kızı Tuba kızımız, Rahmet-i Rahman’a uruc etmiştir. Rabbim makamını Cennet eylesin, kabrini pür-nur eylesin inşâallah! Başta babası Nureddin Ağabeyimiz, annesi Kadriye Ablamız olmak üzere yakınlarına baş sağlığı dileriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*