Bir başka açıdan Almanya

Son zamanlarda iç siyasetlerin de etkisiyle gerginlik yaşadığımız Almanya’nın geçmiş, hal ve istikbâline veya siciline genel olarak bakarsak, Müslümanlara en yakın gayrimüslim ülke olduğu bir vâkıadır.

Meselâ, Haçlı seferlerinden başlayalım. İşte o seferlerden birinde, muhtemelen üçüncüsünde, rivâyete göre Haçlı ordularının baş komutanı Alman kralıdır ve ölümcül bir hastalığa yakalanır. Son çâre Kudüs fâtihi Selâhaddin-i Eyyûbi’den yardım ister. O da “Komutanı hasta olan bir ordu ile savaşmak ahlâkî ve mertlik değildir” deyip ateşkes ilân eder ve bir tabip heyeti gider, kralı tedavi eder. Sonra da, Alman krala “Tamam mı devam mı?” deyince Alman komutan“ değil, bundan sonra hiçbir zaman bir Alman devleti bir Müslüman ülkeyle savaşmayacaktır. Ben böylesine asil bir itikâda mensup olduğunuzu bilmiyordum, pişmanım” der.

Şimdi gelelim yakın tarihe…

1. Yine bildiğimiz kadarı ile ‘93 harbi diye bilinen 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar İstanbul Yeşilköy’e kadar gelmiş ve çok ağır maddeler ifâde eden bir metni (Ayastefanos Anlaşması) dayatıp Osmanlıyı bitirmeye çalışırken, Almanya savaşa müdahale etmiş, bu hezimeti Berlin Anlaşması’na çevirerek Osmanlıyı bir nevi kurtarmıştır.

2. Birinci Dünya Savaşı’nda yine tek müttefikimiz Almanya’dır. Kaderin cilvesi o ki, kimin hatası pek bilinmez, Almanlar savaştan çekilmek zorunda kalmış, biz de mağlûp sayılmışız.

3. İkinci Dünya Savaşı’na gelince; Rusya savaşa girmediğimiz halde, bize “Kars Ardahan ve Boğazları vermezseniz Türkiye’yi istilâ ederim” tehdidinde bulunmuştu. Asıl maksadı ise, sıcak denizler olan Akdeniz ve Kızıldeniz’e inerek mukaddes topraklar olan Mekke ve Medine’yi işgal edip İslâm’ı yok etmek ve zengin petroller yataklarını ele geçirerek, dinsizliğin cihan imparatorluğunu kurmaktı.

4. Asrın en meşhur feylesofu olan,

“Sana muâsır bir vücut olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (asm)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap, senin değildir; O lâhûtidir. Bu kitabın lâhuti olduğunu inkâr etmek, mevcut ilimlerin butlanını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben huzur-u mehâbetinde kemâl-i hürmetle eğilirim”

diyen Alman Prens Bismark’ın talebeleri, bu tehlikeyi görmüş ve engellemek için Almanya’nın, Rusya’ya karşı savaşını teşvik etmiştir. Faşist Hitler’in niyeti farklı ise de, farklı maksatlar için aynı yerde kuyu kazmak olarak düşünüldüğünde, 2. Dünya Savaşı neticesinde Rusya’nın Türk topraklarını işgal hedefi gerçekleşmemiş oldu. Kader iki fenayı-Hitler ve komünist Rusya’yı-birbirleriyle çarpıştırırken, bizi ve Müslüman ülkeleri korumuş oldu.

Gelelim, günümüze…

Avrupa’da en çok vatandaşımızın yaşadığı ülke olan Almanya, AB konusunda da en büyük destekçilerimizden olmuştur. Her ne kadar, ikinci Avrupa’nın temsilcilerinden olan bugünkü iktidar mensuplarının engellemelerine rağmen, bahtiyar Alman halkı ve birinci Avrupa’nın temsilcisi Alman siyasetçiler, bizim AB içinde olmamızı istemiş, teşvik etmiş ve bu yönde gayret göstermişlerdir. Bunlar bir nevi Mesih’in temsilcileridir.

Zaten Efendimiz de (asm) Deccala karşı Mehdiye yardım etmek için Hz. İsâ’nın nüzul ve yardımını haber vermiştir. Bediüzzaman Hazretlerinin “Bahtiyar Almanya”, “Bahtiyar Alman Milleti” tabirini bir de bu yönüyle değerlendirmek gerekir.

Son söz olarak, kim tarafından olursa olsun, bahtiyar Alman milleti ile aramıza fitne sokmak isteyenlere izin vermemek gerekir. Müslümanlığa fıtraten yakın olan ve bunun pek çok emarelerini gösteren bu millet ile biz ve İslâm âlemi arasında daima bir birliktelik sağlanmalıdır.

Şemseddin Çakır

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*