Bir damla gözyaşı…

Her dem “ümmetî, ümmetî” diyebilen bir Elçi’den (asm) bahsedince, akan sular durur elbet. Peygamberî bir hâlettir başkaları için gözyaşı dökebilmek. Bu hâlettir Mi’rac’a çıktığında Allah’ın selâmına karşılık ‘Selâm salih kulların üzerine olsun’ diyebilmek. Âhir zamanın yarasına ne güzel bir örnek… Keşke bizler de azını da olsa yapabilsek. Yapabilenler veya yapmış olanlar vardır elbet. İmâm-ı Rabbanî, İmam-ı Gazalî, Abdulkadir-i Geylânî, Şah-ı Nakşibendî, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Bediüzzaman Said Nursî…

Âhir zamanda başkaları için gözyaşı dökmeyi ya da bunun ne demek olduğunu biz Üstâd Bediüzzaman’dan öğrendik. “Sonra ben cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur’’. Bu ifadeler adeta ümmet için dökülen gözyaşlarının harf harf, kelime kelime kâğıda nakşedilmesi değil midir?

Bediüzzaman’dan ders almış, onun eserleri Risale-i Nurları okuyan, yazan, neşreden mübarek insanlarda da aynı hâleti müşahede ediyoruz. Üstad, Sungur Ağabeye (Rabbim rahmet eyleye) “Sungur, çocuklarının ahiretinin kurtulmasını istiyorsan; başkalarının çocuklarının ahiretini kurtarmaya gayret et, hizmet et’’ diyor. Aslında âhirzaman ümmetine, yani Tahirlere, Yusuflara, Ömerlere ve sâirelere, yani bizlere söylüyor. Bediüzzaman’dan bu dersi lâyıkıyla almış birçok genç kardeşim var etrafımda. Kendilerinden vazgeçip, ilköğretim, ortaokul, lise talebeleriyle ilgilenen, vaktinin çoğunu onlara harcayan birçok genç arkadaşım var… İlgilendiği talebenin namazlarında problem olduğu zaman gece uykusu kaçan, âhirzaman fitnelerinden muhafaza olması için her geçişte okulunun etrafında duâlar eden, hatta teheccüd vakti okulda Cevşen okumaya giden, anne babasını üzdüğünde üzülen, üniversitede vize sınavında bile kardeşlerini düşünen… Kısacası başkaları için gözyaşı dökebilen genç bir nesil var. Peygamberimiz (asm) ve sahabeleri gibi tebliğ vazifesini yerine getirirken kendilerinden vazgeçmiş! Rıza-ı İlâhî için gecesini gündüzüne katmış Genç Üniversiteli Nur Talebeleri var. Bu dersi Asr-ı Saadet’ten alan Bediüzzaman’a kulak veren genç bir nesil var.

Yolda, sokakta, okullarda, iş yerlerinde kime sorarsanız sorun, çoğu kişi günümüzde merhametin ve hürmetin kalmadığını, insanların kendi menfaatlerini düşündüğünü, karşılıksız bir şey yapılamayacağını söylüyor. Ben de bunların tam aksine hiçbir menfaat olmadan, sadece Rıza-ı İlâhî için başkalarına hizmet eden birileri var diyorum… Üstadlarından aldıkları şefkat mesleğini iyi anlamış olanlar… Üstadın da ders aldığı Peygamberimiz’in (asm) mesleğini devam ettirenler… Onlar başkaları için gözyaşı dökebilenler…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*