Bir dünya güzelinin ardından…

İlk “dünya güzeli”miz (!) Keriman Halis Ece, geçtiğimiz günlerde 99 yaşında öldü.
Ölümü, yakın tarihimizde kadınlar üzerinde gerçekleştirilen tepeden inme modernleşme hareketlerinin ibret verici serencamını yeniden hatırlattı…

MEDYA VE GÜZELLİK YARIŞMALARI
Türkiye’de ilk güzellik yarışması, M. Kemal’in teşvikleriyle 1929 yılında Cumhuriyet gazetesi tarafından düzenlenir. Cumhuriyet’in ilânından 6 yıl sonra, kılık kıyafet inkılâbı ardından kadınlara çarşafın yasaklandığı sırada yapılan bu yarışma, şüphesiz çok anlamlıdır.

Cumhuriyet gazetesinin 1932’deki yarışmasını Keriman Halis kazanır. Türkiye’yi temsilen gönderildiği Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katıldığı dünya güzellik yarışmasında birinci seçilir.

ÖDÜL TÖRENİ (!)
Şimdi seksen yıl öncesinin güzellik yarışmasına gidelim ve Jüri Başkanının Keriman Halis’e birincilik ödülünü verirken yaptığı konuşmayı dinleyelim:
“Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. 1400 yıldır dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslâmiyet artık bitmiştir! Onu Avrupa, bitirmiştir… Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile karşımızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz, bu sene Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynayan dansa müdahale eden Kanunî Sultan Süleyman’ın torunu (!) işte mayo ile aramızdadır. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle Türk güzelini, dünya güzeli olarak seçiyoruz, fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”

Jüri Başkanının bu sözleri resmî kaynaklarda yer almaz. Ancak yarışmanın yapıldığı mekânda bulunan Halit Turhan Bey, kendi yayınladığı hatıralarında bu olaydan bahsettiğinde ilgili kişilerden hiçbir yalanlama gelmez.

Avrupa basınıysa, Müslüman bir kadının, bir Türk kızının kendini beğendirmek için Belçika’ya devlet imkânlarıyla gönderilmiş olmasını Türk modernleşme hareketinin başarısı olarak değerlendirir.

Keriman Halis, yurda dönüşünde devlet töreniyle karşılanır ve M. Kemal tarafından taltif edilir. 1934’de kabul edilen Soyadı Kanunu ile M. Kemal kendisine kraliçe anlamına gelen “Ece” soyadını verir.

Bu tablo halk tarafından benimsenmemiş olmalı ki 1933’ten 1951’e kadar Türkiye’de hiçbir resmî ve gayrıresmî kuruluş tarafından güzellik yarışması yapılmasına müsaade edilmez.

(2002’de Dünya Güzeli seçilen Azra Akın’ın birinciliği de en az Keriman Halis’inki kadar dinî ve siyasîdir. Bizim Aile dergisi, 2003 Ocak sayımızda bu şaibeli birinciliğe yer vermiştik.)

TESETTÜR RİSÂLESİ
Keriman Halis’in dünya güzeli olarak seçildiği yıllarda Bediüzzaman Hazretleri’nin Tesettür Risâlesi yüzünden hapsedilmesi ilginçtir.

1934’de Kur’ân’daki tesettür emrinin kadınlar için hürriyet olduğunu anlattığı bu küçücük eserde yer alan kısacık bir cümle yüzünden Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde yüz yirmi talebesiyle yargılanır. Suç teşkil edecek hiçbir delile rastlanmaz. Keyfî bir şekilde “kanaat-i vicdaniye”ye dayanan bir kararla 11 ay hapis cezası alır. On beş talebesine altışar ay ceza verilir. Diğerleri serbest bırakılır.

Bediüzzaman Hazretleri Eskişehir Mahkemesinin kararlarını eserlerinde “Mahkeme, kendini ve hakimlerini ebedî mahkûm ve mahcup eylemiş” diyerek yorumlar…

AKILLI GÜZELLER
Onun eserlerinde zikrettiği şu sözler hanım talebelerinin iki kulağında, iki küpe  olur:
“Madem her güzel güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse ziyadeleşir. Şükredilmezse bozulur çirkinleşir. Elbette o güzelin aklı varsa hüsün ve cemalini günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak ve o nimeti küfran ile medar-ı azap bir sûrete çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak…” (Gençlik Rehberi, Yeni Asya Neşriyat,  s.62)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*