Bir eğitimci gözüyle Bediüzzaman’ı sosyal yönüyle anlamak

altÖmrünün otuz yedi yılını eğitim mesleği içinde geçirdi. Bir eğitimci gözüyle Bediüzzaman’ı okudu, hayatını inceledi, onu görenlerle konuştu.

İnsanî ilişkiler, toplum ve cemiyet hayatı içinde Bediüzzaman’ın insanî ilişkileriyle sosyal yönünü araştırdı. Bir sosyolog ve psikolog edası içinde Bediüzzaman’ın beşerî ve sosyal ilişkilerini incelerken, ona uzun yıllar hizmet eden, talebelerinin görüş ve düşüncelerinden hareketle yazdığı eserlerinin satır aralarında Bediüzzaman’la manen intibaını aldı. Sonuçta; Bediüzzaman Hazretleri’nin mübarek hayatını bütün yönleriyle bilmenin ve anlamanın mümkün olmadığı kanaatine ulaştı. Te’lif ettiği şaheserlerini okuma yanında ona hayatta iken hizmet eden talebelerinin yakinen ifadelerinden bazı hallerini ve sırlarını anlamak mümkün olabileceğini anladı. Çok yönlü, mükemmel bir şahsiyet olan Bediüzzaman’ın mazhar olduğu hususiyetlerinden birisi de sosyal hayatı yönüyle nezih bir karakter taşıdığı ve insan, toplum ve sair varlıklarla olan ilişkilerinde her yönüyle örnek bir tarz sergilemiş olmasıdır. Bediüzzaman’ı sosyal yönüyle anlamak adına, bir çok yazılı ve sözlü kaynaklardan aktaracağı anekdotlar onun her yönüyle olduğu gibi, sosyal yönüyle de bir rehber şahsiyet olma özelliklerine sahipliği, önemli derslere havi olduğunu gördü. Şöyle ki; ömrü boyunca hayatını İslâm’ın dert ve çilesine hasreden Bediüzzaman, âlem-i İslâm’ı ve insanlığı bütünüyle kucaklamış ve “Âlem-i İslâm’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum” ve yine “Bütün ıztırabım İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Şahsımın maruz kaldığı tehlikeleri düşünmeye dahi vaktim yoktur.” der. Bediüzzaman’ın, hitaplarında oldukça nezihtir. Bu önemli hususiyeti eserlerine de yansıtmış, eserlerinde kullandığı “Aziz, sıddık kardeşlerim” ve sair nezih hitapları bunun örneklerindendir. Hayatını vakfettiği kudsî dâvâsının temelinde şu kaidenin bulunuşu, eserlerindeki şu ifadelerinden anlaşılmaktadır.

Şöyle der: “Risale-i Nur’un mesleği nezihane, nazikane ve kavl-ı leyyindir.”

Talebeleri arasındaki iletişimde, vefasıyla öne çıkan Bediüzzaman Hazretleri talebelerini ve insanları daima severek korumuş ve nezih alâkadarlığını esirgememiştir. Bu hususiyetine dair bir çok örnekler mevcuttur. Meselâ; Birinci Dünya Harbi sırasında, Rus kuvvetleri tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Bitlis’teki Rus karargâhında, Rus komutanının “Seni Rusya’ya götüreceğiz, istiyorsan bu hizmetkârlarından birini yanına alabilirsin” demesi karşısında, Bediüzzaman’ın “Onlar benim hizmetkârım değil, benim kardeşlerimdir” dediğini talebesi ve harp arkadaşı Ali Çavuş’un bize verilen hatıraları arasında mevcuttur. Yine, Bediüzzaman Hazretleri, Emirdağ ilçesinde bulunduğu yıllarda, İstanbul’dan yanına gelen bir talebesinden, İstanbul’daki talebelerinin nasıl olduklarını sorması üzerine, talebesi de, “Üstadım iyidirler, fakat biraz zahmet çekiyorlar, çok rahatsız ediliyorlar.” der. Bediüzzaman “Benim etimi cımbızla çeksinler, fakat talebelerime işkence vermesinler der. “Böylece yüksek bir ruhtan, engin bir vefa örneği görülmüş oluyor. Ayrı bir nezih davranış örneği ise şöyledir; Bediüzzaman talebeleriyle, birlikte cemaatle namaza hazırlanmakta, namaza başlangıçta, namaza girmekte bir an ağır bir beklemede kalır Bediüzzaman. Talebelerinin dikkatini çeken bu hal karşısında, Bediüzzaman bir ara başını hafifçe, sağa doğru meylettirir ve bakar, Zübeyir Gündüzalp’e sorar “Zübeyir acaba benim abdestim var mı?” ve Zübeyir Gündüzalp, hakikaten abdest almayı unutmuştur. Koşarak abdest alır ve cemaate yetişir. Nezih ve müsbet davranışın zirvesindeki bir hal ve vaziyet. Bediüzzaman Hazretleri İstanbul’da kaldığı yıllarda, bir Ermeni bakkalından parası karşılığında peynir alır. Bu hal Ermeni’nin dikkatini çeker ve der; “Siz bu büyük insanın kıymetini bilmiyorsunuz. Bizim memlekette olsa altından gümüşten saraylar yaparlar. Büyük bir insandır. “İnsanî ilişkiler noktasında, bu tavır oldukça manidardır. Bediüzzaman Isparta’da kaldığı yıllarda hizmetle meşgul olan talebelerine, çay yaparak kendi elleriyle ikramda bulunur. Elinde çay tepsisiyle içeri giren Bediüzzaman’ı talebesi Yüzbaşı Refet Bey görünce hayret içinde kalır ve bu nezakete ben, ne ailemde ve ne de uzun yıllar hizmet ettiğim askeriyede gördüm. Bu durum karşısında, Üstad’ın “Hayır kardeşim ben sizlere hizmet etmeye mecburum, siz Kur’ân’a hizmet ediyorsunuz” der. Bediüzzaman Hazretleri’nin bu vefası ve bu tavrı nasıl izah edilir? Doğrusu; Bediüzzaman Hazretleri, sosyal yönü itibariyle de, örnek ve rehber bir şahsiyettir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*