Bir eğitimcinin yaşadığı Kar ve kurt engeline CEVŞEN çığlığı

Erzurum’a bağlı Çat Kazasının Gökçeşeyh Köyünden Yavi Köyüne doğru yağan metreler kalınlığındaki karlara bata çıka yol alan köylüler, iki köy arasındaki ovalı mekânın bilinmeyen noktasından yükselen öğretmenin önce “Allah” sonra “Cevşen” çığlıklı sesine mukabil, havaya üst üste ateşledikleri silâh sesleriyle öğretmenin kurtuluşuna sebep olmuşlardı.

Korkudan yerlere uzanmış bir vaziyette kalın paltosunun iç cebinden çıkarmaya zor bir şekilde muvaffak olduğu cevşeni çıkardıktan sonra “ya Cevşen” diyerek attığı çığlığın sesi ona bir zırh olmuştu…

Yakın mesafede üzerine karları sıçratarak yürümeye çalışan kurt sürüsü, öğretmeni parçalamaya yönelik hareketleriyle dehşetli bir manzara sergilemişlerdi…
Erzurum dağlarını kaplayan kar ile boranın o yıllarda oldukça şiddeti ve hiddeti karşısında aylar olmuştu, görev yaptığı köyden bağlı ilçeye gidememişti köy öğretmeni…

Bir maaş günü dolayısıyla zar zor gittiği ilçeden dönüşünde yaşamıştı olanları…

Köylülerin, öğretmenin “Cevşen çığlığı” sesi karşısında duydukları ve hissettikleri hadise karşısında silâhlarına sarılmış olmaları, öğretmenin kurtların parçalamasından kurtarılmasına sebep olmuştu.

Öğretmen Bey o günü o zor hadise karşısında kurtuluşuna sebep olan asıl unsurun “bir manevî zırh” olarak inandığı, okuduğu ve sürekli yanında taşıdığı Cevşen duâsının olduğu gerçeğine yürekten inanıyordu. Karşılaştığı köylüleri de sadece bir sebep olarak yorumluyordu.

Öğretmenlik yıllarının ardından araya giren uzun zaman sonra gazetenin birinde, görev yaptığı aynı ilçe ve mekânlarıyla alâkalı “Eğitime çığ ve kurt engeli” (Erzurum-Cihan) haberini okuyunca, tahattür ettiği, o yörelerde bizzat yaşadığı hadisenin kaleme alınış hikâyesini tarihe bir yadigâr olmasının yanı sıra, inandığı ve değer verdiği ve kendisini ve bu bağlamda düşünenlerin melce ve mencesinin sadece ve sadece onu yoktan var eden bir Rabbi Rahim olduğu gerçeğiydi…

Muallimlik mesleğini icra etmenin yanı sıra, beslendiği kaynağın hakikatleri içinde hayatını sadakatle seyrettirirken, manevî hayatının moral değerleri ve kimliklerini önce çıkararak değer veren bir anlayışı sahiplenen öğretmen bey okuduğu Kur’ân hakikatleri olan Nur Risalelerinde “Hz. Peygambere (asm) Hz. Cebrail’in (as) vahiyle getirdiği ‘Zırhı çıkar bunu oku’ dediği, gayet yüksek ve çok kıymettar bir münacaat-ı Peygamberidir ki Zeynel Abidin’den (ra) tevatürle rivayet edilmiştir” şeklinde tarif edilen Cevşen duâsının ehemmiyetinin idraki içindeydi.

Maddî ve manevî hayat ve yaşamak dersini aldığı, beslendiği kaynakta bir başka güzel yüzüyle şöyle şekillendiğini de biliyordu Cevşenin; “Cevşen-ül Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başa nurlandırıyor, zulümat karanlıklarını dağıtıyor, gafletleri tabiatları parça parça ediyor, ehl-i gaflet ve ehl-i dalâletin altında saklanmak istedikleri perdeleri yırtıyor gördüm. Kâinatı envaiyle pamuk gibi hallaç ediyor, taraklar ile tarıyor müşahede ettim. Ehl-i dalâletin boğulduğu en son ve en geniş kâinat perdelerinin arkasında envar-i tevhidi gösteriyor.” (Kastamonu Lâhikası. 179)

Bir eğitimcinin maruz kaldığı kar ve kurt engeline mukabil Cevşen çığlığının yaşattığı kurtuluş yolunda seyr etmeye ne dersiniz?

İşte bir öğretmenin yaşadığı…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*