Bir garip bayram!

Bugün 19 Mayıs 1919. Her sene bu19 Mayıs günü geldiğinde,  1919 tarihi hatırlatılır bu millete. İlkokul sıralarından itibaren bir efsane anlatıla gelir bu milletin çocuklarına. O tarihte M.Kemal, büyük bir cesaret ve kahramanlık göstererek bu vatanı kurtarmak için çürük bir gemiyle İstanbul’dan Samsun’a gelerek vatanı kurtarma hareketini başlatmıştır.(!?..)

Nasıl oluyorsa işte,  İngiliz işgalinden dolayı karaları bağlayan İstanbul’dan, kuş uçurmak dahi mümkün değilken, M. Kemal kocaman bir vapurla, hem de İstanbul’un kıyısından, kenarından değil, ortasından (Galata rıhtımı) güçlükle, zorluklarla boğuşarak vatanı kurtarmaya gidiyor ve işgalci İngilizler de bunu fark etmiyor. Evet, nasıl oluyorsa? Kendisi bunu nutukta, Sultan Vahdeddin’e hakaret ederek anlatıyor. Hâlbuki hadisenin gerçek mahiyeti anlatılsa daha iyi ve doğru olur, o zaman da kimse inanmamazlık yapmaz. Bilinen doğru ise şudur:”  Son Osmanlı Padişahı VI. Mehmet Vahdeddin Han, İstanbul başta olmak üzere, vatanın kurtuluşu için her çareye müracaat etmiştir. Anadolu’da Milli bir kuvvet hazırlamayı düşünmüş ve bu kuvveti meydana getirmek için yakınında bulunanların telkini ile yaverlerinden M. Kemal Paşa’yı, geniş bir yetki ve özel bir talimatla, galip devletlerin İstanbul’da bulunan temsilcilerinin bilgisi dışında gizlice Anadolu’ya göndermiştir.” Doğrusu ve akla, mantığa uygun olanı da budur.

Zaten dediğimiz gibi, işgal altındaki İstanbul’dan İngilizler kuş uçurtmazken, koskoca vapur, elini kolunu sallayarak nasıl çıkar gider?  Ama bizim dalkavuklar öyle bir abartıyla, yerlere sığdırmayıp, göklere çıkarırlar ki bu hadiseyi,  sanki olağanüstü bir güçmüş gibi gösterirler fâni beşeri. Birçok şeyde yaptıkları gibi, bu meselenin de gerçeği anlatılmaz, işte ilkokuldayken bizi kandırdıkları gibi, büyüyüp kocaman adam olunca da aynı şekilde kandırmaya çalışıyorlar.

Daha sonraları tabii, Osmanlı yıkılıp M. Kemal dizginleri ele alınca her gerçeği ters yüz etmiş, Sultan Vahdeddin’i devre dışı bırakarak bu Samsun’a çıkma macerasını kendine mal ederek, o günü de gençlere hediye ettiğini bildirerek, o güne “19 Mayıs Gençlik ve spor bayramı” adını vermiştir. Tabii bizim çocukluk ve gençliğimizde de bu bayramı iyi biliriz. Ankara’da 19 Mayıs stadyumunda yapılan merasimleri de. Oraya genellikle heveskâr genç ve diğer insanlar gelirdi. Çünkü orada kızlar yarı çıplak halde merasim yapardı. Onları seyretmeye de bu insanılar gelirdi. Hatta o tarihlerde bu tarihin adı gençlik ve spor bayramı iken, sırf bu rezaletlikten dolayı halk arasında adı (affedersiniz) “baldır-bacak bayramı” olarak zikredilirdi. Yani tam bir ehl-i namusun kızlarının namusunu ibahe etme hadisesiydi yapılan. Bir de zorlama ile getirilir, o merasimlere aylar öncesinden hazırlanırdı kızlar. Gelenlerin beden eğitimi notu 10, gelmeyenlere (seçildikleri halde) zayıf verilir, tehdit edilirdi.

Neyse bu böyle devam etti. 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra ihtilalciler, bu bayramın adını “Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramı” olarak değiştirmişti. Sanki bu vatanda Atatürk’ün anılmadığı gün, an varmış gibi? Eee adamların Atatürkçülükleri depreşmiş ya, nasıl olsa yumuşak karın olduğundan dolayı kimse de bir şey diyemez, yapamaz ya, işte o gün bu gündür devam edip gelmiştir bu garip bayram. Evet, garip bir bayramdır bu. Tıpkı 1 Mayıs gibi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*