Bir hatıraya giderken akşam dersine nasıl yetiştim

Doğuda soğuğun bütün şiddetiyle hükmünü icra ettiği karlı bir kış günüydü. Tatvan’a bağlı Reşadiye Nahiyesinin Bölüh köyünde yaşayan 105 yaşındaki Abdullah Sağcı’nın hatıralarını tesbit etmek için Van’dan yola revan olmuştuk.

Bölüh Köyü Van’ı Bitlis’e bağlayan yol güzergâhından kilometrelerce uzak bir mekânda bulunuyordu. Aziz Üstadımızla alâkalı mühim hatıralar sahibi olduğunu öğrendiğimiz Abdullah Sağcı Amcaya ulaşmak maksadıyla bindiğimiz yolcu otobüsü Bölüh Köyü yolu ayırımında bizi bırakmış yoluna devam etmişti.

Her tarafın karla kaplı olduğu soğuk bir kış gününde koyulduğumuz köy yolunda karlara bata çıka varmıştık Bölüh’e…

Abdullah Amcanın hatıralarını almak istediğimizin heyecanının yanı sıra, akşam Van’da bizim koordine ettiğimiz eğitimci ve talebe derslerine yetişmemiz gerekmekteydi. Bölüh Köyüne vardığımızda yatağında hasta hali içinde bizi karşılayan Abdullah Sağcı duygulanmış olmalı ki ağlıyordu. Elini öperek, orada bulunan tercüman yoluyla hal ve ahvalini sual ederken Abdullah Amca, “Seyda, Seyda” , “Molla Said” sözleri arasında ağlamaya devam ediyordu.

Biz Üstadla alâkalı hatıralarını kaydetmeye başladığımızı belirtirken gözyaşları içinde Üstadla geçen harp günlerini anlatıyordu. Anlattığı hatıraları hem elimizdeki teybe kayıt ediyor hem de not alıyorduk.

Birinci Dünya Harbinde Doğu cephesinde Üstad Bediüzzaman’la birlikte Rus ve Ermenilere karşı savaşırken “Harp Kumandanı” Bediüzzamanla alâkalı hatıralarını şöyle sıralıyordu:

“Molla Said’le Rus Harbine iştirak ettim. Bediüzzaman Hazretleri bir bakıyordum benim yanımda bir bakıyordum düşmanın içlerine dalmış harp ediyordu. Başı sarıklı, egallı, ayağında çizmeler, durmadan Rus düşmanına kılıç sallıyordu. Harpte namazlarını terk etmiyordu. Asker ve talebelerini ikiye ayırıyordu. Bir gurup namazlarını eda ederken diğer gurupta düşmanlarla savaşıyordu. Bize “Korkmayın! düşman Vatanımızı elimizden almak istiyor, ama başaramayacak. Benim talebelerim ve askerlerim onların binine bedeldir.” diyordu. Molla Said’e kurşun kâr etmiyordu. Mermiler sakosunun cebine doluyordu.”

Tam 105 yaşını doldurmuş, Üstad Bediüzzamanla harpte birlikte savaşmış Bölühlü Abdullah Amcanın hatıralarını tertibimizin ardından Van’da yapılacak akşam dersine nasıl yetişeceğimizi planlarken çaresizdik…

Köylüler “Bu saatlerde yola inmeye kalkarsanız mutlak sizi kurtlar parçalar hem de bu akşam karanlığına doğru Van’a gidecek hiçbir vasıta bulamazsınız.” diyerek bizi uyarmalarına rağmen “Bismillah” deyip Bölüh’ten bir akşam karanlığında ayrılmıştık. Akşam karanlığının koyulaşmaya yüz tuttuğu bir hengâmda anayola inerken yolda postahaneye ait resmî makam arabasının Van’a doğru yol aldığını görüyorduk. Lise yıllarındaki sınıf arkadaşım Hamid Beyi makam arabasında görünce sevinmiştik.

Van’a varınca Eğitimci ve talebelerin iştirak ettiği Nur dersleri başlamak üzereydi. Konumuz Âyet-ül Kübra, ders yapacak olan misafirimiz ise İl Millî Eğitim Müdürü Yaşar Bey idi.

Akşam dersine yetişmiştik Elhamdülillah. Nur Üstadın evinde Medrese-i Nuriye de…

Bu işin sırrı ile beraber adını siz koyunuz…   

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*