Bir Lokma, Bir Hırka

Image

Bediüzzaman Hazretleri bu dünyada ne bıraktı?
Bir han mı, saray mı?
Serveti?
Risale-i Nur’du!
Bediüzzaman Hazretleri hiçbir zaman Kur’an hizmetinden menfaat beklemedi. Hayatı bunu tasdik eder.

Malum; Van kalesi iki minare yüksekliğinde sırf dağ ve taştan ibaret… Eskiden kalma oda gibi bir in kapısına giderken iki ayağı birden kayıyor. Tam düşecekken, “Ah dâvâm!” diye haykırıyor. Dâvâsı için kendi canını bile hiçe saymak, ancak bu asrın müceddidine has bir davranış olabilir.
İman hizmeti yolunda yapmadığı fedakarlık çekmediği cefa kalmamış.
Dünyaya gram kadar ehemmiyet vermeyen Bediüzzaman, devrin devlet adamları tarafından bile anlaşılamamış.
Bizzat Ankara mahreçli teklife bakar mısınız:
– Şark vilayetlerine umumi vaizlik
– Milletvekilliği
– Bir köşk
– Üçyüz lira maaş! (O tarihe göre çok iyi bir rakam)
Bugünün insanına bile çok cazip gelen teklife kim hayır diyebilir?
Bediüzzaman demiş. Çünkü o bu dünyanın insanı değildi.
Bütün “mal varlığı,” sırtında taşıyabilecek kadardı.
Ya bizler?
Bırakın onun mal varlığını…
İhlas düsturlarına ne kadar riayet edebiliyoruz?
Değil mi ki: bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gideceğiz.

GÜZEL GÖREN…

Kurslar sosyal hayatın vazgeçilmez şubeleri… Diksiyon dersi aldığımız kursta genç bir refikimiz bana göz ameliyatı olduğunu söyleyince:
“Güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” demiştim.
Çok ilginç geldi bu söz ona.
“İnanın hayata şimdi çok daha iyi bakıyorum. Göz ameliyatı olmadan önce her taraf puslu görünüyordu. Şimdi ise daha berrak ve temiz.”
Ben de, bu ülkenin manevi önderlerinin bir göz doktoru kadar hassasiyet taşıdığını ve mümkün olan herkesin “iyi görebilmesi” için mücadele ettiğini anlatmaya çalıştım.
Bir insanın dünyevi bakış açısıyla “iman gözü”yle bakış açısının farkını anlamak o kadar zor olmasa gerek.
Son günlerde “dindarlara” atfedilen bir “tecavüz” haberinin “malum” kişilerin bakış açısını çok net biçimde yansıtıyor.

GÜNÜN SÖZÜ

“Akıllı insan aklını kullanandır. Çok daha akıllı insan, başkalarının da aklını kullanandır.”

Bernard Shaw

Image

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. insanlar bazen mekan değişikliğine ihtiyaç duyar, bunu bazen kendiniz istersiniz bazende sizin haricinizde gelişir. müesseselerde bazen değişikliklerin olması lazım, bu değişiklikler mekan değişikliği olabileceği gibi makam değişikliğide olabilir. yıllarca can kardeşte hepimizin can kardeşi oldun. bundan sonrada olmaya devam edeceksin. insanlar hata yapar, yapmamaları yaratılışa ters düşer, önemli olan o hatalardan ders alması gerekenlerin ders alıp tekrar tekrar yanlış yapmalarının önlenmesidir. yeni asya bir şahsı manevidir bu şahsı manevi hepimizi kucaklar, içinde de olsan dışındada olsan bu şahsı maneviye destek verdiğin sürece göreceksin ki bu dava kurulan sistemle inşallah meşveret ve şuuraya dayan ve demokrasiyi hakim kılmaya hep beraber çalışacağız. savunduğumuz demokrasiyi önce biz uygulayacağız. örnek olacağız ve sistemi işleteceğiz. kişilerle işimiz olmaz kişiler sen ben hata yapabiliriz.bu hataları demoklasin kılıcı gibi kurum ve kurumlar üstünde hakim kılmaya çalışmanın abes ve abesle iştikal etmek olduğunu herkez anlayacak. önce demokrasi bizden sudur edecek ki, savunduğumuz davanın haklılığını dost düşman herkese ispat edelim. sözün özü seni ve senin gibi olanları seviyoruz. sen sebat et yuvayada dönersin sabırla koruk üzüm olduğu gibi, yaşanan olaylarda insanı olgunlaştırır. sen zaten olgun ve dolgunsun(kiloların için) Allah yardımcımız olsun.amin

  2. Bediüzzaman maddiyatla ölçülemeyecek kadar pahalı olan Risale-i Nur Külliyatı’nı ve her biri kainata değişilmeyecek imanlı gençliği bıraktı. Daha ne bıraksın?

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*