Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar

alt(11-13, 15 Nisan 1909)
Lemaan-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat

29-31 Mart, 2 Nisan 1325; Volkan, Sayı: 101-103, 105.

Vehim: “Sen bu hakaikı çok tekrar ediyorsun, hem de aynı ibare ile.”

İrşad: Evvelâ, hakikat olduğu için tekrar ediyorum. Hakikat de ziya gibi usandırmaz. Hem de üç-dört makalede yazdım. Muterizler tecahül ettiler. Gözlerine sokmak istiyorum. Çocuklara tekrar lâzımdır. Hem de bir meslek takip ettiğimi gösteriyorum. Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar. Hem de, bir şeyin esası atılsa, mükerreren irca-ı nazar lâzımdır. Mesleksiz olanlardır ki, her yola sapıyorlar. Bizim tarîkımız birdir. Lâkin, Türkçe elfazından pek zengin değilim, bazı usandırıcı elfazı tekrar ediyorum.

Vehim: “Siz cemiyetinize ‘İttihad-ı Muhammedî’ ünvanını vermişsiniz. Bundan, sureten müntesip olmayanlar evhama düşüyorlar. Başka bir ünvana tebdil etseniz ne olur?”

İrşad: İttihad-ı Muhammedî ikidir: Biri aksa’l-maksaddır ki, umum mü’minler imanla dâhildir; diğeri onun tezahür ve tecellisine bilfiil hizmet eden cemiyettir ki, mukaddimesidir. Buna resmen intisap, Şeriat-ı Ahmediyenin ahkâm-ı münifesine müraata azm-i kat’î iledir. Bu azim ve tevbeye karşı taannüd edenler evhama düşüyorlar.

Hem de bu cemiyetten maksad, ittihad-ı Muhammedîyi tecellî ettirmektir. Ve o hakikat-i sâkite ve sâkineyi ihtizaza getirmektir. Bu cemiyete gayet cazibedar ve cellâb bir ünvan lâzımdır ki, nur-u iman ile münevver olan muvahhidîni cezb edebilsin. Sair cemiyetlerde, müsemma ismini arıyor. Bunda ise, isim müsemmasını arıyor.

Hem de “Kur’ân” lâfzı her âyete ve lâfz-ı âlem her nev’e ve su lâfzı her katreye ıtlakları gibi; cemî mü’minîne muhit olan “İttihad-ı Muhammedî” ünvanı, her bir cemiyet-i İslâmiyeye ıtlak olunabilir. Nasıl ki umum mü’min Muhammedîdir, her ferd-i mü’min de Muhammedîdir; biz de Muhammedîyiz, Ahmedîyiz.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makàlât, s. 85

LÛ­GAT­ÇE:
ahkâm-ı münife: Yüce hükümler.
aksa’l-maksad: En yüce maksat.
cellâb: Celb edici, ilgi çekici.
hakikat-i sâkite ve sâkine: Sakin ve sessiz hakikat.
ıtlak: Deme, denilme.
irca-ı nazar: Geri dönüp bakmak, nazarı çevirmek, ilgilenmek.
Lemaan-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat: Hakikat Parıltıları ve Şüpheleri İzâle.
muvahhidîn: Allah’ın bir olduğuna inananlar, tevhid ehli, mü’minler.
müraat: Riayet etme, uyma.
müsemma: İsimlendirilen mana.
taannüd: İnat etme.
ziya: Işık.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*