Bir yaz ayında geçtik dünyadan kafilelerle

Image
Mübarek Ramazan dün geldi, bugün gidiyor. Bu kadar hızlı geçen bir başka zaman dilimi var mı ki acaba?

Halbuki, sıcak ve uzun yaz günlerine denk geliyor diye tedirgin olan bedbaht nefisler, “Nasıl olacak, nasıl geçecek” hesaplarını aylar öncesinden yapmaya başlamış, kaygılarını izhar etmekten sıkılmamıştı. Mübareğin böyle hızlıca gelip geçmesi, biraz da bundan mı ki? Yani kırgın ve kızgın olarak mı gidiyor acaba?

“Alın işte, gün boyu yemeniz içmeniz, gezip tozmanız sizin olsun. Ben gidiyorum işte. On bir ay sonra, tekrar bana ya kavuşursunuz, ya kavuşamazsınız.”
Artık, “elveda yâ şehr-i Ramazan” nidaları ve hüzün verici veda duyguları da, Ramazan’ın kadir ve kıymetini bilenlere münhasır kalıyor…
İşte insanoğlunun iki ayrı yüzü burada da sırıtıyor, gün yüzüne çıkıyor!
Karşılarken nefisleri saran kaygılar mı?
Uğurlarken kalpleri kuşatan veda hüznü mü?
Bunlardan hangisi daha gerçekçi, hangisi daha hasbî?
Hangisi dünyevî, nefsanî ve beşerî? Hangisî ruhanî, uhrevî ve melekî?
Nefisleri “mutmain” olan ehl-i kalp, ehl-i iman ve ehl-i Kur’ân bir heyetin takdirlerine havale ediyoruz!..

«««

Merhum Yahya Kemal’in, “Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” dediği gibi; biz de bir yaz ayında geçtik dünyadan kafilelerle, imanlı sinelerle, mücehhez duygularla ve inşaallah manevî zaferlerle…
“Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!”
Şairin bu mısraları hangi maksada mebni olursa olsun, bizim Ramazan duygularımızı da güzel tefsir ediyor.
Kimilerimiz, son koşularını mânevî hazlar içinde Ramazan’da tamamlayarak, dünyaya hakikaten veda ettiler.. Hatta bunlardan bazıları, kışlalarında talim görürken dünyadaki sevdiklerini dünya gözüyle bir daha göremeden, gencecik yaşlarıyla bâkî menzillere uçtular!
Bu manevî koşuda en zor olanı da, dünyaya kalben veda edebilmek. Ayrılık vakti gelip çatmadan, kalben ayrılmak; dünyanın aldatıcı yüzünden yüz çevirmek! Yani “vade” tamam olmadan “veda” etmek! Bu iki kelimeye dikkat lâzım: Birisi vade, diğeri veda!..

«««

Başbakanımızın da böyle mânevî duygulara sahip olduğundan şüphemiz yoktur.
Hele hele duyguların kabardığı, gönüllerin coştuğu, yüreklerin hazır olduğu bu Ramazan’da Somali’yi ziyaret edip “Yediğimiz her lokmada Somalililerin hakkı vardır” diyen bir başbakandan ve hükûmetinden ciddî revizyonlar beklenir. Kendisinden, ailesinden, kabinesinden ve vekillerinden başlayan ve memleket sathına yayılan ciddî tasarruf ve iktisat tedbirleri beklenir.
Bırakınız mideciklerinin hakkı olan yediklerini; yiyilip yutulmaması gereken ve tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan büyük lokmaları da, deveyi amuduyla yutarcasına yutanların defterini dürmek beklenir. Çarçur edilen sermayenin, çöpe giden nimetlerin hesabını sormak beklenir…

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*