Birden çok kadınla evlilik

Image
Dörde kadar taaddüd-ü zevcat tabiata, akla, hikmete muvafık olmakla beraber; şeriat bir taneden dörde çıkarmamış, belki sekiz-dokuzdan dörde indirmiştir.
 
Sual: (Haşiye) Taaddüd-ü zevcat ve esir ve köle gibi bazı mesâili, bazı ecnebîler serrişte ederek, medeniyet nokta-i nazarında şeriata bazı evham ve şübehâtı irad ediyorlar.

Cevap: Şimdilik mücmelen bir kaide söyleyeceğim. Tafsilini müstakil bir risâle ile beyan etmek fikrindeyim.
İşte, İslâmiyetin ahkâmı iki kısımdır:

Birisi: Şeriat, ona müessestir. Bu ise hüsn-ü hakikî ve hayr-ı mahzdır.

İkincisi: Şeriat muaddildir. Yani, gayet vahşî ve gaddar bir sûretten çıkarıp, ehven-i şer ve muaddel ve tabiat-ı beşere tatbiki mümkün ve tamamen hüsn-ü hakikîye geçebilmek için zaman ve zeminden alınmış bir sûrete ifrağ etmiştir. Çünkü, birden tabiat-ı beşerde umumen hükümferma olan bir emri birden ref etmek, bir tabiat-ı beşeri birden kalb etmek iktiza eder.
Binaenaleyh, şeriat vâzı-ı esaret değildir; belki en vahşî suretten böyle tamamen hürriyete yol açacak ve geçebilecek surete indirmiştir, tâdil etmiştir.
Hem de, dörde kadar taaddüd-ü zevcat tabiata, akla, hikmete muvafık olmakla beraber; şeriat bir taneden dörde çıkarmamış, belki sekiz-dokuzdan dörde indirmiştir. Bâhusus taaddütte öyle şerâit koymuştur ki, ona müraat etmekle hiçbir mazarrata müeddî olmaz. Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir. Ehven-i şer ise bir adalet-i izafiyedir. Heyhât! Âlemin her halinde hayr-ı mahz olamaz.
Haşiye: Bir Arnavut tarafından vuku bulan sualdir.

Münâzarât, s. 292

***

İkinci esas: Medeniyet, taaddüd-ü ezvâcı kabul etmiyor. Kur’ân’ın o hükmünü, kendine muhâlif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münâfi telâkkî eder.
Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-i şehvet olsa, taaddüd bilâkis olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvanâtın şehâdetiyle ve izdivaç eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivâcın hikmeti ve gâyesi, tenâsüldür. Kazâ-i şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir. Mâdem, hikmeten, hakikaten, izdivaç nesil içindir, nevin bekâsı içindir. Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yalnız yarısında kabil-i telâkkuh olan ve elli senede ye’se düşen bir kadın, ekserî vakitte, tâ yüz seneye kadar kábil-i telkıh bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pekçok fâhişehâneleri kabul etmeye mecburdur.

Sözler, 25. Söz, s. 662

***

…Hatta medeniyet nazarında şeriatın en ziyade tenkide maruz olan mesâili, keşşaf-ı zaman gösterdi ki, hayat-ı içtimaiyeye en ziyade lâzım o esaslardır. Meselâ: Riba, kumar, müskirin hurmeti; talak, taaddüd-ü zevcatın cevazı; mesturiyet-i nisvan ve zekâtın vücubu; unsuriyetten gelen fikr-i milliyeti ve hevesin serbestiyetini red ve men’ gibi mesâil; suretlerin tahriminde hikmet bir değil. Acaba hased, gurur, riya, şehvet-âlud şimdiki beşerin hırçın ruhunda tesavir denilen küçücük cenazelerin rolünü ve derece-i tesirini yine zaman göstermeyecek midir?

Eski Said Dönemi Eserleri, Şuaât, s. 537
 
LÛGATÇE:
 

taaddüd-ü zevcat: Birden fazla kadınla evlenebilme.
müesses:Tesis edilmiş.
muaddil: Adaletli hale getiren, dengeleyen.
muaddel: Tadil edilmiş, ıslâh edilmiş.
ifrağ etmek: Başka bir şekle sokmak.
şerait: Şartlar.
müraat: Uymak
mazarrat: Zararlar, zarar veren unsurlar.
müeddî: Sebep olan
taaddüd-ü ezvâc: Birden fazla kadınla evlenebilme.
tenâsül: Nesil yetiştirmek, üremek, birbirinden doğup üremek.
kabil-i telâkkuh: Yavrulaması mümkün olan.
ye’s: Ümitsizlik.
kábil-i telkıh: Dölleme kabiliyeti olan.
müskir: Sarhoş edici içki.
hurmet: haram kılınma.
mesturiyet-i nisvan: kadınların örtünmesi.
tahrim: Haram kılma.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*