Bob kuşatma altında…

alt

Çıkışlar inişsiz olmuyormuş. Arapların meşhur atasözü BOP’a yansıma yaptı:

Harp seccaldir, yani dönüşümlüdür. İkinci Avrupa adına Yeni Muhafazakârların (Troçkistlerin) çeyrek asırdan fazla enstitülerde oluşturup olgunlaştırdıkları çatışma projelerinin en büyük halkasının mahiyeti yavaş yavaş deşifre edilmeye başladı. 11 Eylül sabahı düğmesine basılan projenin, bunca savaşlar, katliamlar, sosyal kayıplar, çevre faciaları ve daha nice yıllar sürecek fitnelerden sonra, tam 60 ülke projeyi bitirmek üzere WALES’te ittifaka çalışıyorlar. BOP’a operasyon merkezliği yapan Katar ve malî dayanağı  Suudi Arabistan “Belî” derken, Türkiye’nin memnuniyetsizliği Avrupa medyasında çarşaf çarşaf okunuyor her gün. BOP, isminden anlaşılacağı üzere bir proje… Kimsecikler “Eserim” diye sahip çıkmadı… İkinci ve bozuk Avrupa’nın şahs-ı manevîsine mal olmuş bu projede çalışan nice insanlık düşmanları, savaş suçluları ve adi ihtilalciler, o şahs-ı manevînin koruması sayesinde insanlığın nefret ve hıncından kurtuldular. Çalıştıkları yerlerden ayrıldıktan sonra bir nevî unutuldular. Hatta George W. Bush bile… Bağdat Lasabı Wolfowitz’i kaç kişi hatırlayacak ki… O savaş günlerinde insanlığın lânetini üzerine çeken Amerikan ve İngiliz’in bayraklarını Müslüman gençlerin tişörtlerinde seyrettiğimde, balık hafızalığımıza o kadar üzülüyorum ki… Şahs-ı manevî sırrı projede çalışmış tüm insanlık karşıtlarını meçhuliyetle kurtarıyor nefret dolu bakışlardan…

Keşke bizde de böyle olsaydı… Proje kapsamında Türkiye’nin idaresine getirilen AKP tam üç devre boyu projeye yapışıp kalmasaydı…

ABD VE AB NEDEN KATLİAMLARI SEYRETTİ…

Rus İstihbaratı Obama’ya Suriye’de muhaliflerin elindeki “sarin gazı” numunelerini gönderince, ABD yönetiminin eli kuvvetlendi ve neocon’lara rest çekti. Şam’ı vurma planını gerekçeleriyle birlikte Kongre’ye iade etti. Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen “Suriye’nin Dostları Konferansı” bir daha toplanamadı. Neocon’ların muhalifleri kullanarak BOP’un hedefine yürüdüğünü Avrupa da gördü. Başta Amerika olmak üzere tüm Avrupa ülkeleri, Suriye’de savaşan grupları “terorist” ilân ettiler. Türkiye burada da yaya kaldı. Hezeyana varan mübalağacı gazeteci ve politikacılara inanarak söz konusu terör gruplarına Libya’dan gelen silahları aktarmaya devam etti. Neredeyse “cihad”a meyilli gençler arasında “seferberlik!” ilân edecek raddeye geldi tecrübesiz yöneticiler. Ve Avrupa’nın yüzlerce gazetesi bu fırsatı değerlendirerek Türkiye’yi terörü desteklemekle itham ediyorlar.

Amerika’nın, neocon’ların projesini bitirme plânı yeni değildi. AB’ye musallat olmuş İkinci Avrupalı siyasetçiler, Birinci Avrupa’nın elini zayıflatmışlardı. Sarkozy’nin gidişi Birinci Avrupa açısından bayram olmuştu. Fakat kos koca NATO’yu yöneten Danimarkalı siyasetçi de neocon’ların militanlığını yapıyordu. İzinsiz olarak Libya’yı işgali, Suriye sınırındaki tacizleri ve nihayet Ukrayna meselesi… AB ve ABD’nin öemli bir baş ağrısı olan Rasmussen de nihayet yerini Norveç’in eski başbakanına bırakıyor. Kala kala şimdilik Angela ve ekibi görünüyor.

ABD VE İNGİLTERE’NİN  BAŞKA ŞANSLARI YOK…

Onbeş seneyi aşkındır Ortadoğu’yu kan ve baruta boğan bu iki müstevli devletin başka bir şansları var mı? Kader onlara cinayetlerinin bedelini, onları “barış yolunda” istihdam ederek de ödetebilir. İnsanlıktan, tarihten ve Müslümanlardan “büyük bir özür!” ile, yeni bir başlangıç yapabilirler. Gönül Obama ve Cameron’un son çabalarını bu istikamette değerlendirmek istiyor.

Bu süreçte neocon ve neoliberallerin ABD’ye ve AB’ye rüşvet tekliflerini takibe almak gerekir. Tel Aviv – Hazar koridorunun hayâlî getirisiyle misyonlarını iğfal edebilir. Yani her an namlunun ucu Şam-ı Şerife dönebilir. Zaten Avrupa’yı hem Birinci Dünya Savaşında ve hem de Alman-İngiliz Savaşında perişan eden düşünce, zalimlerin zulümlerine “menfaatleri uğruna” taraf olması değil miydi? Amerika ile İngiltere’nin “tarih önünde” barışa çalışmaktan başka şansları görünmüyor. Aksi takdirde insanlığın lânetiyle karşılaşacak bu iki emperyalist ülkeyi Allah da – velev ki kıyamette de olsa –  cezasız bırakmayacaktır. Obama ile Cameron Papa’yı dinlemeli ve birkaç komünist kapitalistin dünya hırsıyla barışı heba etmemeli.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*