Bu saldırı zaten tavsiye idi!

NE İskenderun öylesine “terör hedefi”…

Ne “insani yardım gemileri”ne saldırı öyle anlık salaklık! Ne Türkiye’nin hedef olması bir kaza kurşunu!.. Ne de kurşun sadece Türkiye’ye!

İskenderun kısa süre önce, “İsrail’in Suriye, İran’a karşı hava sahamızı kullanma ihtimaline karşı konan füzeler”le anılmış, İsrail “hoşnutsuzluğu” duyurulmuştu.

Belki de, “füze kalkanı” kuranların kendini koruyamadığına dair, herhalde taşeron da oynatılarak düzenlenmiş gözdağı ve gösteri sahnesi.

SALDIRI TEORİSİ

İsrail’de bu “saldırı”nın teorisi, tavsiyesi çoktan yapılmıştı. Son günlerin “nükleer süreç”inde, zaten “paranoya” halindeki İsrail’in sıkışması, muhtemelen bu teoriyi patlattı. Ama teori, İsrail devletinin insan hakları örgütlerine saldırısı üstüneydi zaten. (Jerusalem Post, “saldırı ve kamuoyu oluşturma hazırlığı”nı 25’inde duyurdu.)

SALDIRI HEDEFİ

Şubat ve Martta, “aşırı sağcı” Reut Enstitüsü, İsrail ordusu ve hükümetine özel rapor sundu: “Gayrimeşrulaştırma tehdidi: Politik bir duvar yaratmak” başlıklı rapor “düşmanlar”ı ikiye ayırdı:

1. Direniş şebekesi: İran, Hizbullah, Hamas…

2. Gayrimeşrulaştırma şebekesi: Batılı solcular, insan hakları grupları, Arap ve Müslümanlar. Gazze ablukasını, işgali protesto edenler; Filistinliye eşit hak isteyenler.

Reut, çarpıcı anafikrini şöyle ifade etti: “Barışçı insan hakları savunucularına karşı gizli servisler ve silahlı kuvvetler aracılığıyla sabotaj ve saldırılar düzenlenmeli. (Daha sonra sabotaj ve saldırı sözcükleri sansürlendi!)

İÇTE, DIŞTA

Rapor, “insan hakları aktivistleri”ni, “yeni stratejik tehdit” diye tanımladı: “İsrail, bunları ülke dışında da sindirmek için gizli servis kullanmalıydı.

Bu tür yabancılar ile İsrailli ya da Yahudi muhaliflere karşı “karakter cinayeti” dahil!

“İçeride” ilk kurban “işgal karşıtı askerler” grubu oldu; dışarıda Gazze katliamının adını “Tüm halkı toptan hedef aldı” diye koyan, G. Afrikalı (hem de Siyonist) Yahudi “BM İnsan Hakları Konseyi” yetkilisi Goldstone. Yahudi asıllı Chomsky, İsrail’e (ve Filistin’e) sokulmadı.

NÜKLEER ÖFKE

Bu “saldırı”nın taktik, stratejik arka planı var. O kısmı sadece Türkiye’yi, “Müslümanlar”ı değil, “Batılı solcular” ı da kapsıyor; muhalif Yahudileri de.

HIZLANAN TARİH

Tarihe bakın: 1960’larda İsrail nükleer kapasite elde ederken önemli aktör Şimon Peres’ti; bugün ortaya çıkan “1975’te ırkçı G. Afrika’ya nükleer bomba teklifi”ndeki isim Peres’ti; “one minute”te yine Peres, bir hafta sonra Viyana’da İsrail “Atom Enerjisi Ajansı”nda sorgulanacak; Devlet Başkanı Peres. Bu tarih 50 yıl ne yavaş akmış ve son günlerde amma hızlanmış!

ŞAŞIRMIŞ KALPLER

İsterseniz “Gitmeselerdi, provoke ettiler, devleti zor duruma soktular, onlar zaten İslamcı” diye düşünün…

Öldürülenler, “tarihin ikiyüzlülüğüne karşı cesaret ve fedakârlık gemileri”ne binmişti. Bizimkiler de ötekiler de. 14 askere karşı 1400 Gazzeli katleden ve buna “terörle savaş” diyen saldırgan ikiyüzlülük varken; tarihte yaşadığı büyük acıları başka insanlara reva gören vicdansızlık varken, kalbiniz yolunu şaşırmasın! Şimdi en çok, İsrail’e tank ihalesi verenleri, eleştirene “Yahudi düşmanı” diyen komutanı, ortak tatbikata yumulanları, mayınlı arazi peşkeşçilerini merak ediyorum. İsrail’le cicim zamanları, kimimize “Sermaye ırkçısı” diyen bir başbakan da dahil!

Umur Talu, Habertürk, 1.6.2010

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*