Bu seçimin galibi millet olacaktır

Seçim sath-ı mailine girildiğinden bu yana gerek gazetemizde ve gerekse de sosyal medyada gereği kadar siyasete temas etmeyen bu kalemin, seçime iki gün kala siyasî cızırtılarını kulak ardı etmeyeceğinizden eminim.

Hele ki, bu gazetenin okur ve yazarları olarak biribirimizi yakından tanıdığımız kadarını başka mahfillerin birlikteliklerinde görmek neredeyse imkânsız!

Zira, “Vazifemizi yapıp vazife-i İlahîyeye karışmamak”, her vesileyle hatırladığımız bir düsturdur.

Bir kere bizde “yeis” de yok, “reis” de yok!

Meşveret derseniz, sayısına bereket!

Hem de kaybedeceğimiz bir şey olmamasına rağmen, kazanacağımız çok şey var her halükârda..

Rabbimizin inayetiyle öyle bir yola girmişiz ki, mağlupken de galibiz biiznillah!

Madem ki demokratız ve problemlerin çözümünü demokrasi içinde arayanlardanız, hem de demokrasilerde çare tükenmeyeceğine inananlardanız. Hem de Üstad’ın hüsn-ü nazarına ve Hafız Ali Ağabey’in duasına da mazhar olan bir ailenin evladı olan, siyaset sahasındaki “demir” gibi adamımız altı defa gidip yedi defa geldi de, ümidini asla yitirmedi. Güniz Sokak’taki evinde “tarassut” altındayken bile, “Bostan kulübesi gibi görünen bir gün saray olacaktır” dedi. Kabrine nur dolsun, mekânı Cennet olsun inşaallah.

Demokratlık, halka hizmetkârlıktır. Halkın inanç ve fikirlerine saygı göstermektir. Demokrat olan siyasetçi, kendi menfaatini milletine feda eder. İşin mahiyeti böyle olmasına ve bu mânânın tahakkuku için cansiperane çalışanların varlığına rağmen, istenilen düzeye gelinemiyorsa, bu durum; insanlık âlemindeki müthiş bir kaymanın; asayiş, ahlâk ve inançta korkunç bir çöküşün varlığına delâlet eder.

İnsanîyet aleminde semavî ve İlâhî emirlerden uzaklaşmanın; İslam aleminde ise iman ve İslâmiyete lâkayt kalmanın neticesidir ki, hakikî hürriyet ve demokrasiye bir türlü kavuşamıyoruz.

Çünkü; “İman ne kadar mükemmel olursa, hürriyet o kadar parlar. İşte Asr-ı Saadet!”

Çünkü insana karşı hürriyet, Allah’a karşı kulluğu gerektirir.” “İnsanlar hür oldular, ama yine abdullahtırlar.”

Hem de, “Ekmeksiz yaşarım, fakat hürriyetsiz yaşayamam” diyerek istibdada meydan okuyan bir Bediüzzaman’ımız var. Onun her alanda getirdiği ölçülere bütün insanlığın ihtiyacı var.

**

Her zaman çaresizliğe ve acze düşen hükümetlerin en güzel çıkar yolu seçime gidilmesini sağlamaktır ki, o da oldu.

Üstelik bu defa farklı olarak seçime gidilirken “ittifak”lar yapıldı. Bir ittifak diğerini doğurdu. Herkese hayırlı olsun.

Bir tarafta iktidar ittifakı, diğer tarafta muhalefet ittifakı.

Bir tarafta on altı yılın hesabını vermeye mecbur olan “yıpranmışlar”ın devam hırsı, öbür tarafta “sorumluluk almaya talip” olanların millet nezdinde “tamam” çağrısı.

Yani bir taraf “devam” derken öbür taraf “tamam” diyor.

Bakalım millet ne diyecek!

Milletimizin her rengini, her kokusunu, her farklılığını bünyesinde barındıran; kutuplaşma yerine kucaklaşmayı, çatık kaşın yerine tebessümü tercih eden; öfkenin yerine merhameti esas alan; etnisitesine bakmadan herkesi eşit vatandaş sayan bir ittifak; seçim öncesinde de, seçim anında da ve netice ne olursa olsun seçim sonrasında da kazanmış demektir.

Devlet imkânlarıyla yapılan abartılı reklamlara değil; dipten gelen dalganın sesine, milletine bel bağlayanlar kazanacaktır.

Kısacası bu seçimin galibi millet olacaktır inşaallah!

Millet olarak sandığımıza sahip çıkalım. Sandığı sandık kurullarının insafına bırakmayalım. Parti müşahitleri olarak, vazife yerine en erken gidip, tam netice alınıp ilanat yapılmadan ayrılmayalım.

Sonra da, en hayırlı sonucunu Cenab-Hak’tan niyaz edelim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*