‘Bu senenin emsâlsiz rahmetli yağmuru’

Bu şaşaalı baharın çiçeklerini temâşâ etmek için arabayla bir iki saat geziyorum. Hiç hayatımda görmediğim bir tarzda bütün çiçekli otlar, âdetin fevkinde bir tarzda büyümüş, çiçekler açmış, tebessümkârâne tesbihat edip, lisan-ı hâl ile Sani-i Zülcelâllerinin san’atını takdir edip alkışlıyorlar…

Bu şaşaalı baharın (HAŞİYE) çiçeklerini temâşâ etmek için arabayla bir iki saat geziyorum. Hiç hayatımda görmediğim bir tarzda bütün çiçekli otlar, âdetin fevkinde bir tarzda büyümüş, çiçekler açmış, tebessümkârâne tesbihat edip, lisan-ı hâl ile Sani-i Zülcelâllerinin san’atını takdir edip alkışlıyorlar gibi hakkalyakîn hissettiğimden, hayat-ı dünyevîyeye müştak hissiyâtım ve gafil ve tahammülsüz nefsim bu halden istifade ederek, dünyadan nefret ve hastalıklı ve sıkıntılı hayattan usanmak ve berzaha gitmeye ve oradaki yüzde doksan dostlarını görmeye iştiyak cihetinde karar veren kalbime ve fanide baki zevk arayan nefsime itiraz geldi.

Birden hissiyata da, damarlara da sirayet eden iman nuru o itiraza karşı gösterdi ki:

Madem toprak bu kadar cemal ve rahmet ve hayat ve zinetlere maddî cihetinde mazhar olmasından hadsiz bir rahmetin perdesidir ve içine giren hiçbir şey başı boş kalmıyor. Elbette bütün bu zahirî ve maddî ziynetlerin ve güzelliklerin ve hüsün ve cemal ve rahmet ve hayatın manevî merkezlerinin ve bir kısım tezgâhlarının faal bir nev’i, toprak perdesinin altında ve arkasındadır. Elbette bu himayetli annemiz olan toprak altına girmek ve kucağına sığınmak ve o hakikî ve daimî ve manevî çiçekleri seyretmek, daha ziyade sevilir ve iştiyaka lâyıktır, diye o kör hissiyatın ve dünyaperest nefsin itirazını tamamıyla izale ve def etti. “Her cihetle nurlandıran iman nimetlerinden dolayı Allah’a hamd olsun” dünyaperest nefsime de dedirtti.

HAŞİYE: Bu senenin emsâlsiz bir rahmetli yağmuru ve ordunun başından şapkanın kısmen kalkması ve Kur’ân mekteplerinin resmen açılması ve Zülfikar, Asa-yı Musa’nın iman kurtarmak için tesirli bir sûrette intişar etmesi, bunun gibi çok rahmetli neticeleri vermesine delildir. Umum kardeşlerimize binler selâm ve duâ ediyoruz.
Emirdağ Lâhikası, Mektup No: 179, s. 407
***
Saniyen: Nur’un bir şakirdi bana dedi ki: “Geçen sene daha Nurlar bize teslim olmadan ve hususî bir iade neticesinde burada rahmet dahi hususî bir derece tezahürüyle demiştin ki: Ne vakit tam serbestiyetle Nurlar okunsa ve yazılsa ve bize iâde edilse, yağmurla, rahmet tam olacak haber vermiştin. Hakikaten bu baharda hem Asa-yı Musa her tarafta merakla yazılması ve okunması, hem Zülfikar-ı Mu′cizat yazılmasına şevkle başlanması, bu emsâlsiz rahmete bir vesile olduğuna kat’î kanaatım geliyor” dedi.
Emirdağ Lâhikası, Mektup No: 109, s. 289

LÜGATÇE
lisan-ı hâl: Hal dili, beden dili.
Sani-i Zülcelâl: Celâl sahibi san′atla yaratan Allah.
hakkalyakîn: Marifet mertebesinin en yükseği; bir şeyi yaşayarak, içine girerek, doğruluğundan şüpheye asla yer bırakmayacak biçimde kesin olarak bilme.
hayat-ı dünyevîye: Dünya hayatı.
müştak: Arzulu, iştiyaklı, özleyen.
berzah: Kabir.
iştiyak: Şevklenme, özleme. Aşırı isteme.
fani: Geçici.
baki: Sonsuz.
cemal: Güzellik. Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi.
hüsün: Güzellik.
dünyaperest: Dünyaya tapar derecede düşkün olan.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*