Bu ülkenin gerçek ulemaları kimlerdir ve neredeler?

Gün geçmiyor ki yeni bir hak ihlali daha yaşanmasın.

Gün geçmiyor ki üzerine atılı bulunan suçlar kanıtlanmadığı ve hatta delillerin dahi bulunmadığı kişiler suçlu muamelesi görmesin ve anasından babasından eşinden dostundan yavrusundan ayırılıp hürrüyetine el koyulmasın.. Etraftan da bu hak-hukuk çiğnemelerine karşı “oh olsun” sesleri yükselmesin.

Nedendir bilinmez garip bir çelişki içerisindeyiz ülkece. Hatırlayın 90 larda avrupanın göbeğinde, Bosna’da müslümanlar katledilirken tüm avrupa seyirci kalmış yüzbinlerce masum insan öldürülmüştü. O zamanlar Türkiye’de yaygın bir söz vardı: “Bosna müslüman olduğu için susuyorlar, kendilerinden olmadığı için susuyorlar, yoksa onlar da biliyor ki bu insanlar masumdur.” Aynı hadiseyi Filistin için de Suriye için de yaşadık, gördük, görüyoruz.. Aynı sözleri oralarda da sarf ettik, ediyoruz . “Onlar kendilerinden olmadığı için susuyorla.” Peki ama şimdi biz neden susuyoruz? Arş-ı alâyı titreten hadiseler yaşanırken nasıl susabiliyoruz? Hakları ihlal edilip zulmedilenler bizden olmadıkları için mi?

Peki bir ülkenin geneli, hele hele de müslüman olan bir ülkenin geneli böylesine haksızlıklara karşı nasıl susabilir ve hatta kalben destek verebilir? Nasıl? Yapılan bir çok araştırma gösteriyor ki bir ülkenin genel düşünce yapısı ve toplumsal ahlakı o ülkenin “ulema” diye tabir edilen “ilim erbabı insanlarının” düşünce yapısı ve ahlakı ile doğru orantılı imiş. Enteresan bir şekilde halk farkında bile olmadan onlara tabi oluyormuş. Tabi kendilerini ifade edebilirlerse, susturulmazlarsa. Gerçi bir ulema, ağzına bant da takılsa, ayağına prangalar da vurulsa susmaz.. susamaz! Şimdi soruyorum: “Bu ülkenin gerçek ulemaları kimlerdir? Ve neredeler?”

Bu topraklarda 1900 lü yılların başında demokrasi sancıları çekerken köy köy kasaba kasaba gezerek halkı ayık tutan, kanaat önderliği yapan alimler vardı. Mehmet Akifler Bediüzzamanlar vardı.. Ama ne yazık ki şimdilerde dillendirilmeye çalışılan bazı kof laflar var. Herhalde hazır zamanda ulema kalmadığı için evvel zamanın ulemaları ile kavga etmeye çalışan, milletin nazarında onları düşürmeye çalışanlar var. Ama ne yapsalar ne etseler de başaramıyorlar. Çünkü onların ardında bıraktığı eserleri o müfterilerin iftiralarını alıp başlarına çalıyor ve parça parça ediyor.

Eğer ki istibdadın bitirilmesinde katkıları varsa ki; muazzam vardır Allah Onlardan ebeden razı olsun. İstibdada tokat atan el öpülür ve sonrasında alınlara götürülür. İstibdadı tahttan indiren şahıslar değil Haktır. Çünkü Hak, hürriyeti sever!

Şimdi sözüm hazır zamanın ulemalarının ulemalarına yani şüphesiz Nur Talebelerinedir. Zira ülkede aydın kalmadı ise aydınların hocalarının baştan çıkmasındandır.

“Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. Onların müttefiki olan İttihad-ı Muhammedî (asm) efradının çoklarını astılar. Ve “Ahrar” denilen Demokratları kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar. Aynen öyle de, şimdi bir kısmı dindarlık perdesine girip Demokratları din aleyhine sevk etmek veya kendileri gibi tahribata sevk etmek istedikleri kat’iyen tebeyyün ediyor. Hattâ ulemânın resmî bir kısmını kendilerine alıp Demokratlara karşı sevk etmek ve Demokratın tarafında, onlara mukabil gelecek Nurcuları ezmek, tâ Nurcular vasıtasıyla ulemâ, Demokrata iltica etmesinler. Çünkü Nurcular hangi tarafa meyletseler ulemâ dahi taraftar olur. Çünkü onlardan daha kuvvetli bir cereyan yok ki, ona girsinler.”1

Dipnot:
1- Emirdağ Lahikası

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*