Bu zamanın en çetin imtihanı

Bu zamanın en çetin imtihanı, kendisi gibi düşünen, inanan, yaşayan insan ya da toplulukları savunma, buna karşılık kendisi gibi düşünmeyen kesime cephe alma şeklinde beliren tarafgirlik hastalığıdır.

Hem, bu öyle bir hastalık ki, şeytanı melek ve meleği de şeytan görecek/gösterecek kadar kişinin dengesini bozabiliyor.

Bu çetin imtihan içtimaî hayatta partizan anlayış şeklinde görülmektedir. Sporda fanatik derecede takım taraftarlığına dönüşmekte ve ego merkezli bencil bir tutum olarak gözlemlenmektedir. Hepsinde de körü körüne bir tarafgirlik ve teslimiyet özelliği hakimdir.

Aklımızı dahi bir noktadan sonra ipotek edebiliyor ve düşünmeden şartlanmalara tâbi olabiliyoruz. Pek çok ortak noktaları olan insanların sönük bir meseleden dolayı birbirlerini kırmaları ve gönül Kâbelerini yıkmaları bu sebepten kaynaklanıyor diyebiliriz.

Aslında farklı fikirlerin olduğu yerde, Bediüzzaman’ın ifadesiyle de “Tesadümü efkârdan ve tehalüfü ukulden hakikat tamamıyla tezahür eder.”1 Yani farklı fikirlerin bir araya gelip tartışılması, konuşulması hakikatın tam olarak ortaya çıkmasına vesile olur.

Doğruluğun adeta can çekiştiği, hilenin, yalanın, dolanın revaç bulduğu, haramın, israfın, yolsuzluğun, usûlsüzlüğün ortalıkta kol gezdiği günümüzde, tarafgirine düşünmek bütün bu olumsuzluklara meydanı açmaktır. Bizi vebal sahibi yapmaktadır.

Bazen farklı düşündüğü için gıybetini ettiğimiz mü’min kardeşlerimizin etini çok rahat yediğimiz kokuşmuş bir et pazarına dönen bir dünyanın vebalinden hiçbir iktidar bizleri kurtaramaz.

Siyasette tarafgirlik, bir partinin adamlarını baş üstünde tutmak ve diğer bir partinin adamlarını ayakaltında göstermeye çalışmaktır. Bediüzzaman Hazretleri, böylesi bir siyasî görüş ve anlayıştan şiddetle kaçınmış ve şerrinden de Allah’a sığınmıştır.

“Tarafgirlik eğer hak namına olsa, haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir ki, onlara nokta-i istinad teşkil eder. Çünkü, garazkârâne tarafgirlik eden bir adama şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse, o adam o şeytana rahmet okuyacak. Eğer mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse, ona-hâşâ-lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecek.”2

İnsaf düsturlarının ve ahde vefa hissinin bu kadar kolaylıkla ihmal edilebilmesi, tarafgirliğin neticesinde vicdanlarda ne ölçüde tahribata sebep olabileceği ortadadır. Tarafgir anlayışa sahip insanların birlikteliği ise gerçekte zafiyetlerinin ve aciz oluşlarının bir göstergesidir.

Tarafgirliğin asıl geçerli olduğu ve olması gerektiği nokta Hak ve Hakikattir. Hakk’a ve Hakikate taraftar olabilmek önemlidir. Bu duyguyu olumlu bir yöne kanalize etmektir. İnatçılığımızı manevî hizmetlerde sebat şeklinde, kıskançlığınızı olumlu yönde bir rekabet ve iyilikte yarış şeklinde, kısacası bütün kötü alışkanlıklarımızı ve istemediğimiz davranışlarımızı kendileri ile uyumlu olumlu bir şekle dönüştürebiliriz.

Hakka taraftar olmanın kaçınılmaz bir gerçek olduğunun hakkını vermek gerekiyor.

M. Yusuf Akbaş

Dipnotlar:
1- Yirmiikinci Mektup.
2- Yirmiikinci Mektup.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*