Bundan on altı sene önceydi…

O günü hiç unutmuyorum. O gün, yol yapan makine ve personeli kontrol için dağlarda arabayla seyir hâlindeydik.

Daha önce dumanını hissettiğimiz ateş, o gün kendini göstermişti. Arabamızın radyosundan 28 Şubat 1997 tarihli hain açıklama yapılmış, milletin oylarıyla iş başına gelen meşrû iktidar iş başından alınmıştı. Ordu-CHP-Basın-Adalet mensuplarının ortak hareketiyle (daha önceki üç ihtilâlde yapıldığı gibi) tam bir komitacılık ve komployla yapılmıştı bu iş. Her şeyi ustalıkla, meşrû mazeret kılıfı altında yapmışlardı.

Bütün tezgâhları çok ustaca hazırlamışlar, rol verdikleri artistler de o oyunu çok güzel oynayarak, kamuoyunu aldatarak, milletin ve memleketin büyük bir girdaba düşmesine sebep olmuşlardı. Tabiî bu işler için biçilmiş ahmak dostlar; dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan insanların hareket ve sözleri de bunlara koz vermişti. Onların yüzünden de maalesef, milletin yetmiş yıldır kazandıkları, gayret ve çabaları sonucu elde ettikleri dinî bir takım hakları, ellerinden alınmış, milletin anasından emdiği süt burnundan getirilmişti. Bursa’da pilot okul olarak seçilen ve benim büyük kızımın sınıfında başlatılan alçak baskılar sonucu imam-hatiplerin köküne kibrit suyu dökülmüş, sırf onların önü kesilmek için, ileride “kat sayı” v.s gibi bir sürü haksız uygulamayla evlâdlarımız kendi vatanlarında garip bırakılmış, okuma hakları ellerinden alınmıştı. Benim kızım, taa Mısır’a giderek okuma mecburiyetinde kalmıştı.

Akla gelmeyecek her türlü fitne ve fesadı yapan bu zalimlerin zulmü yüzünden Cenâb-ı Hak, büyük bir deprem afâtı vermişti. Batı Çalışma Grubu adı altındaki hıyanet şebekesi bir taraftan, diğer fitne şebekeleri bir taraftan, her şeyi tarümar etmişti. Tabiî, o hain hareketten sonra biz de ondan nasibimizi almış, emekliliğimize 3,5 sene kala, daha önce gazetemizde yazdığımız “Dokuzu beş geçe sürgünü” yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, Bursa’dan Kars’a haksız ve zulmen bir sürgün yemiştik.

Kabadayı edasındaki o zamandaki subayların, paşaların yaptıkları unutulur mu? İş başındaki Başbakan’a ağza alınmayacak küfürler yapan külhan beylerden tutun, çok değişik ve acaip şeyler yapan, söyleyenleri, yaşayıp görmüşüzdür. Çevik Bir, Bursa İdare 2. Mahkemesi başkanının, başörtüsü zulmü mağdurlarına adil davranmasını hazmedememiş ve adamcağızı bizzat telefonla arayarak, küfür ve tehdit savurarak mahkeme başkanının emekli olmasına sebebiyet vermiştir.

Bu zalim kumandanların son zamanlarda adalet önünde hesap vermesini beklerken, bir anda yaşanan, Başbakan’ın onlardan bir mahkûm paşayı ziyaret edip, işi sulandırması milleti büyük bir şaşkınlığa ve hüsrana uğratmıştır.

Aslında bu mevzu ile alâkalı yazılacak çok şey var. Allah bu millete, daha böyle alçak ve hain hareketleri göstermesin inşâallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*