Bütün fazilet Risale-i Nur’a ve şahs-ı mânevîye ait

altBundan otuz sene evvel, Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle, dünyada muvakkat şan ü şeref ve enaniyetli hodfüruşluk ve şöhretperestlik ne kadar zararlı ve ne kadar faydasız ve manasız olduğunu, hadsiz şükür olsun ki, Kur’ân’ın feyziyle anlamış bir adam, o zamandan beri bütün kuvvetiyle nefs-i emmaresiyle mücadele edip, mahviyet etmek ve benliği bırakmak ve tasannu ve riyakârlık yapmamak için, elinden geldiği kadar çalıştığına ona hizmet veya arkadaşlık edenler kat’î bildikleri halde ve yirmi seneden beri herkes kendi hakkında hoşlandığı ziyade hüsn-ü zan ve teveccüh-ü nas ve şahsını medh ü senadan ve kendini manevî makam sahibi olduğunu bilmekten, herkese muhalif olarak bütün kuvvetiyle kaçtığını, hem has kardeşlerinin, onun hakkındaki hüsn-ü zanlarını reddedip, o has kardeşlerinin hatırlarını kırması ve yazdığı cevabî mektuplarında onların kendi hakkında medihlerini ve ziyade hüsn-ü zanlarını kırması ve kendini faziletten mahrum gösterip, bütün fazileti Kur’ân’ın tefsiri olan Risale-i Nur’a ve dolayısıyla Nur Şakirdlerinin şahs-ı manevîsine verip, kendini âdî bir hizmetkâr bilmesi kat’î ispat ediyor ki, şahsını beğendirmeye çalışmadığı ve istemediği ve reddettiği halde…

Emirdağ Lâhikası-I, mektup no: 214, s. 321

***

Hem bu Yeni Said, Eski Said gibi kendine hürmet ve teveccüh kazanmak ve şan ve şeref bulmak, kat’iyen aleyhindedir, kat’iyen kabul etmez.

Emirdağ Lâhikası-I, mektup no: 74, s. 155

LÛ­GAT­ÇE:
hodfüruşluk: Kendini beğendirmeye çalışmak.
mahviyet etmek: Tevazu göstermek.
muvakkat: Geçici.
tasannu: Yapmacıklık.
teveccüh-ü nas: İnsanların teveccühü, rağbeti.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*