Büyüklük tevazu nezaket ve yüksek ahlâk

İnsanlık ailesinin ve dünya tarihinin en şerefli ilmi de, irfanı da, ahlâkı da, asaleti de İslâmiyet ve imanla şereflenenlerdedir. Elbette böyle güzel ahlâkın en şerefli temsilcisi ve örnek şahsiyeti de âlemlerin efendisi Hz. Peygamberdir (asm).

Gönüller sultanının (asm) kim olursa olsun ayırt etmeden nazik davranması. Doğruluktan asla ayrılmaması. Hak üzerine muamele etmesi. Kalp kırmaması. Her soruya ve derde mutlaka cevap vermesi çare üretmesi ve daha sayılamayacak nice örnekler!

Asr-ı Saadet’ten tarihin şeref levhalarına gelecek olursak; onun yolundan giden Sahabe, tabiin, ulemada da aynı hassasiyetleri görebiliriz.

Sıddık’ı Ekber Hz Ebubekir’in sadâkatteki misali olan Sevr Mağarası’nda Hz. Peygamber (asm) uyurken delikten çıkan yılanın Hz. Peygamberi (asm) sokmaması için ayağını yılana karşı tutması, yılan sokmasının acısıyla Hz. Peygamberi (asm) uyandırmamak için bağırmadığı, ama gözünden akan yaşın mübarek yüzüne damlamasıyla uyanıp yılan sokan yere tükrüğünü sürerek teskin etmesi.

Hz. Ömer’in Kudüs’ün fethi seferinde şehre girerken deveye binme sırası kölede olmasından dolayı deveye binme sırasını değiştirmemesi.

Hz. Osman hakkında Hz. Peygamberin (asm), “Osman’dan gökteki melekler bile hayâ ederler. Çünkü ashâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur” buyurması.

Hz. Ali’nin (ra) savaşın en ateşli zamanında yere yatırdığı bir düşmanı kılıcıyla kafasını kesme anında o kâfirin yüzüne tükürmesi karşısında bu niyetinden vazgeçmesi. Ve kâfirin “Neden beni öldürmedin. Ben senin beni öldürmen için tahrik ettim!” sözü karşısında; “Seni Allah için öldürecektim. Tükürünce enaniyetime dokundu. Onun için öldürmekten vaz geçtim!” diyerek aklı durduran bir ifade ve hareket etmesi!

İnanmakla şereflendiğimiz din ve mensup olduğumuz milletin dünya tarihine ve insanlık ailesine örnek olan ve olmaya devam edecek çok önemli ahlâkî değer ve hasletleri var. Gerek iç dünyalarımızda, gerekse dünya piyasasında harika örnekler tarihin şeref levhalarında kayıtlarını bulmuştur.

İlmin izzetini, hayânın asaletini, muhabbetin sıcaklığını, saygının önemi ve değerini, hürmetin kıymetini, gerçek insanlığın idrak, basiret ve işaretleri olan bu şahane misallerinden birisiyle konuyu noktalayalım.

Konumuzun kahramanı, tarihe fotokopik hafıza sahiplerinin başından geçen ve derin ilmiyle meşhur dört büyük mezhep imamlarımızdan İmam-ı Şafii Hazretleri’dir. İmam-ı Şafii’nin insanlık tarihine altın harflerle yazılan müthiş bir dersi! İmam-ı Şafii, medresesinde talebeleriyle bir ders müzakere yapmaktadır. Konu üzerinde talebelerinden İmam Yunus ile mevzu üzerinde ihtilâfa düşer. Müzakere neticesinde İmam Yunus öfkelenir dersi ve medreseyi terk edip evine kapanır. İlmin izzetiyle âmil İmam-ı Şafii akşam talebesi İmam Yunus’un evine gider, kapıyı çalar. İmam Yunus ‘Kim o?’ der. “Ben hocan’ cevabı gelince İmam Yunus, kapıyı açar ve hocası İmam Şafii’nin kapıda beklemekte olduğunu görür ve çok şaşırır. Büyük İmam Şafii, talebesi İmam Yunus’a hem büyüklüğünü hem de ilmin izzetini muhafaza eden tarihi şu konuşmayı yapar: “Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak? Yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir! Sözü eleştir, ama sözü söyleyene saygı göster!”

Evet, ilmin, insanlığın, asaletin, nezaketin günümüz insanları olan bizlere ne kadar gerekli ve önemli olduğunu ders veren müthiş bir ibret dersi var.

Cenab-ı Hak her birimizi bu gibi ibret sahnelerinden ders alanlardan ve hayata tatbik edenlerden eylesin inşallah. Amin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*