Büyülü kutularla köleleşen gözlerimiz…

Bir kutu düşünün, özellikle çocuk ve gençler üzerinde etkisi büyük olsun. Zamanları hapsetsin kendinde, başka insanlar, başka hayat tarzları olsun. Hapsetsin içinde tüm benlikleri…

Teknolojinin varlığıyla tembelleşen insanlığın, gözleri kör oldu, köle oldu. Ekran kölesi gözlerle bakılan büyülü kutularda ki programlar beyinleri tembelleştirdi. Küçük yaşta masal dinleyerek uyuyan çocuklarımız, şimdi kara kutulara bakarak uyukluyorlar.

Hangi insan çocuğunun psikolojisinin bozulmasını isteyebilir? Çocuk ağlar; anne dayanamaz, hep işleri vardır. Televizyonu açar daha 1-2 yaşında ki çocuğunu o kara kutunun içine bırakır, çeker gider işlerini yapmaya… O sırada nefessiz kalır çocuk, televizyon karşısında sussa da içi ağlıyordur hâlâ. Anne kulak tıkar tüm vaveylalara…

Söyler misiniz biz farkında mıyız ne yaptığımızın? Bir televizyon, ahlâkımıza karşı savaş açtığı halde, evimize koymuşuz ve çocuğumuzu başköşesine oturtmuşsak, ahlâkların içten içe çürümesi normal olmaz mı ki?

Televizyon değildir sadece, bunlar; bilgisayarlar, telefonlar, Ipadler.. kısaca ekranı olan her teknolojik alet… Böylece dokunmatik ruhlar olduk, bilinçsizce teslim ettik ruhumuzu bizde.. Dokudu insafsızca, hiç ağrımıza gitmedi, oyalandık hepimiz… Ve üstelik çocuklarımızı da oyalandırma bahanesiyle terk ediyoruz ağzını açmış bekleyen kuyulara maalesef.

Annelerin çocuklarına vakit ayırma da zorlandığı için onları televizyonla oyalamak istiyorlar ve çocukların izledikleri programları denetlemeyerek çekip gidiyorlar.  O sırada çocukların şiddet ve cinsel içerik taşıyan programları izledikleri hiç akla gelmiyor.  İşte bu yüzden çocukların izlediği programların denetlenmesi çok önem teşkil ediyor. Ayrıca saatlerce boş boş televizyon izlemenin çocuk psikolojisi üzerinde derin olumsuz etki oluşturduğu da bilinen bir gerçek. Bunun için erken yaşlarda zaman yönetimini öğrenmeleri gerekiyor.  En basitinden televizyon izleme, bilgisayar kullanma saatlerini sınırlandırmak gerekiyor.  Teknolojiyi evlerine koyan aileler bunu muhakkak düşünmelidirler.

Çocuğun ve gençlerin önüne gelen her programı izlememesi gerekir.  Ailece izlenebilecek programlar tercih edilmesi gerekmektedir. Sınırlı bir vakit olduğu düşünülerek kapatılmalıdır, bu başarılamıyorsa televizyonlarda kapanmaya yönelik zaman ayarlanması yapılabilir. Diğer bir husus özellikle televizyon başköşeden kaldırılması gerekir çünkü başköşede duran televizyon her zaman ilgi çekiyor.

Özellikle genç çevremde gördüğüm telefonun sürekli elden düşmemesi. Bilgisayar başından kalkıp telefonu ele alan gençlere sosyal sitelerin sosyal olmadığının; aksine gerçeklikten uzak olduğunun söylenmesi ve böyle bilinçlendirilmesi şart. Biz çocuklarımıza ve gençlerimize asıl sosyalliğin yüz yüze, fıtri olarak gözlerine bakabildiğimiz bir gerçeklikten ibaret olduğunu öğretmemiz gerekmektedir. Yoksa kör kuyu önce kör eder sonra içine hapseder.

Ben teknolojinin getirilerinden çok götürülerinin olduğuna inanan biriyim, özellikle de çocuklarımız tüm teknolojik aletler karşısında mânevî bir erozyon bombardımanına tutulduğunu savunurum. Zira kendi ailemizin değerleriyle, mânevî değerlerimizle örtüşmeyen birçok ahlâksızlıklar bilinçli ve ya bilinçsiz bir şekilde aşılanmaktadır. Çekilen birçok dizi ve filmden tutun çocuğun izleyebileceğini sandığınız çizgi film ve animasyonlar dâhil ruh dünyasını derinden etkileyecek sahneler yer almaktadır. Bu sahnelerle teknolojinin edepsiz pençesi çocuklarımızın ruhuna işlenirken psikolojik, ruhsal bozuklukların oluşmasıyla da somatik hastalıklar baş gösterdiği apaçık bir gerçektir.  Yani zarar üstünde zarar..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*