Çağın iman hizmeti metodu

Her çağın bir anlayışı, her zamanın bir hükmü, her devrin kendisine has bir damgası, bir üslûbu, bir metodu vardır.
Dolayısıyla müceddid ve müçtehidlerin de, farklı hizmet stratejisi, üslûbu, metodu, meslek ve meşreblerinin olması gayet tabiîdir. Zaten tecdid ve içtihad bunu gerektirir.

 

İyi bir hasletimiz var: Hastalandığımızda tıp kitaplarını karıştırıp tedavimizi yapmaz, reçetemizi yazmayız; doktora gideriz. Hem de en iyi doktoru ararız. Ev veya işyerinin planını inşaat mühendisine veya mimara çizdiririz. Herhangi bir cihazı tamir için servisine, ustasına koşarız…

Ama ne tuhaf ki, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyeye hizmet metotlarını, içtimâî stratejilerini belirlemek için ahkâm keser veya ilgisiz, yetkisiz kişilere müracaat ederiz! Halbu ki, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki hizmet metotlarını, prensiplerini, içtimâî ölçülerini belirleme yetkisi müceddidindir. O da ilimde râsih, ibadette, takvada, cihadda, cesarette, mücadelede, hizmette en ileri seviyede olmalıdır. Bize böyle bir müceddid ve müçtehid lâzımdır.
Derin ilmin mahsulü ve ilham-ı İlâhî ile telif edilmiş olan çağdaş Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur, kimi avcı hattında, güllelerin vızır vızır işlediği vasatta, kimi hapiste, sürgünde, zor şartlar altında yazıldı. Bu eserler, başta ferdin, ailenin, toplumun, İslâm âleminin ve insanlığın bütün hastalıklarını teşhis etmiş, tedavisini yapmış, Kur’ânî reçetelerini yazmış; problemlerini çözmüş, her meseleleye çareler üretmiştir.
Risâle-i Nur, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyenin;

Çağın şartlarına göre anlama ve yaşama prensiplerini,
Tebliğ ile neşretme üslûbunu,
Hizmet metotlarını,
İçtimâî ve siyasî sahasıyla ilgili ölçülerini ihtivâ eder.
Bediüzzaman, marifetullah yolunda üç ana meslek ve meşrebe dikkat çeker:
Tasavvuf yolu, kalp hastalıklarını, seyr ü sülûk ile, yani, kalp ayağıyla hareket ederek izalesine çalışır.
İlm-i Kelâm, daha ziyâde akıl yürütme yolu ile delillere dayanarak Allah’a ulaşmayı hedefler.
Hakikat mesleğinde ise; akıl, kalb, his, mantık ve sâir bütün duygu ve latifelerle hareket ederek doğrudan doğruya gerçeklere ulaşmaktır.
Eserden müessire, sanattan san’atkâra, yaratılmışlardan Yaratana ulaşır. Risâle-i Nur, işte bu hakikat mesleğini esas alır.
Kur’ân’a, Sünnet-i Seniyyeye, İslâma hizmet etmek isteyen samimî her mü’min, çağımızda takip edilmesi gereken metodu, üslûbu ortaya koyan Risâle-i Nur’u anlamaya ve neşretmeye çalışmalıdır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*