Çaya çorbaya limon!

Narenciye ailesinin kullanım alanı ve faydaları en çok olan üyesi limondur.

Anavatanı Hindistan olarak bilinen limon, sıcaklığın 4 derecenin altına düşmediği, başta ABD, Meksika, İspanya, Türkiye ile Akdeniz ikliminin hakim olduğu ülkelerde yetiştirilmektedir. Başlığa bakıp da sadece çaya çorbaya tat veren değil, pek çok derde deva olan bir nimettir. C vitamini deposu, lif, antioksidanlar, mineraller, pektin ve insan sağlığı için gerekli birçok maddeyi ihtiva etmektedir. Adeta birkaç meyvenin bir araya gelmesiyle sağlanacak faydaları, tek başına bir arada bulunduran limon, bir şifa baloncuğudur.

Şafi-i Hakikî (cc) limonu, şifa hazinelerinden şirin tulumbalar halinde hazırlayarak, muhtaç kullarına yardım ve tedavi hikmetleriyle, ilâç olarak hediye etmiştir. İlim, kudret ve rahmetinin eseri olarak, kokusu ile de insanı mest eden çiçeklerden, incecik dalların eliyle tefekkür kabiliyetimizi coşturacak, ihsan-ı İlâhî bir nimet-i şifadır. Limonun kabuk, beyaz iç kısmı, özsuyu ve çekirdekleri ayrı ayrı şifalara kaynaklık ederek, Şafi (cc) ism-i şerifine ayna olmaktadır.

Limon, insan sağlığının güçlü savunucusu olan antioksidanlarından “C vitamini (askorbik asit), B- E vitaminleri, potasyum, magnezyum, fosfor, kalsiyum, bakır, demir, manganez, selenyum ve çinko gibi mineraller ihtiva eder. Limondaki demirin üçte ikisi kabuğunda ve sünger dokusunda, kalsiyumun üçte ikisi de suyundadır. Orta boy bir limonda 15 kalori enerji vardır. Limon iki çeşit lif ihtiva eder. Hücre duvarlarını güçlendiren selüloz ve hücreleri birbirine bağlayan PEKTİN’dir. Pektin, kalın bağırsaktaki faydalı bakteriler tarafından işlenerek, sağlığımız için çok değerli olan asitlerin meydana gelmesine kaynaklık eder.”1

Geleneksel halk kullanımında olduğu kadar, günümüzde pek çok hastalık için faydaları tesbit edilen limon, koruyucu ve tedavi edici tıp alanlarında yapılan araştırmalar çoğaldıkça, değeri gittikçe artmaktadır. Mu’cizevî ilâç deposu olan limonun, çeşitli hastalıklarda neden ve nasıl faydalı olduğu ve tüketme şekillerini sıralamaya çalışacağız: Sivilcelerden rahatsız olanların ciltlerindeki asidi arttırarak, bakterileri öldürüp, ciltteki yağlanmayı keserek dengeler. Bunun için günde üç defa sivilceler, pamuğa emdirilmiş limon suyu ile pansuman yapılır. Limonun ihtiva ettiği vitamin ve antioksidanlar beyin sağlığına destek verdiği gibi, zamanımızda gittikçe artış gösteren Alzheimer hastalığının beyin hücrelerini tahrip etmesine karşı korumaya yardımcı olabileceğidir. Midedeki asit eksikliğini düzelttiğinden, sindirime yardımcı olduğu ve B12 emilimini düzenlediğinden dolayı, ANEMİ (kansızlık) hastalığına fayda sağlar. Bunun için yemeklerden önce bir yemek kaşığı limon suyu, bir bardak suya karıştırılarak içilmelidir.

“Astım’da iltihaplanma ve solunum yollarının hassasiyeti, hırıltılı soluk almaya, öksürüğe ve göğüs baskısına sebep olur. Limon iltihaplanmaya karşı antioksidanlar ihtiva eder. Bunlardan biri olan KUARSETİN bir antihistamin olarak da görev yapar. Bu durumlarda bir bardak suya, bir yemek kaşığı limon suyu konur, yarım saat içinde yudum yudum içilir. Yarım saat bekledikten sonra rahatlama sağlanmazsa tekrarlanır.”2 Baş ağrıları, baş dönmesi, böbrek taşı ağrılarında, ağrılar azalıncaya kadar günde 3-4 bardak, her bardağa yarım limon sıkılmış ılık su içilir. Depresyonlu ruh hallerinde, limon kokusu ferahlatıcı etki gösterir. Şeker hastalarının yükselen şekerlerinin düşürülmesinde faydalı olup, beslenmeye günde bir limon suyunun ve kabuğunun ilâve edilmesi faydalı olur. Bu şekilde zayıflayan bağışıklık sistemi güçlendirilir, kemik ve eklemlerin enfeksiyonlara karşı direncini arttırır.

“1-3 limonun, suyu sıkılıp su ile karıştırarak her sabah aç karnına içilirse şifadır. Kandaki asit-baz (PH) dengesini sağlar. Allerji, egzama ve mantara karşı çok iyidir. Yüksek tansiyonu, ateşi ve şekeri düşürür. İltihabı kurutur, balgamı yumuşatarak akciğerlerden söker, kilo vermeyi ve sindirimi kolaylaştırır. Limon, vücuttaki kireci eritir, idrarı arttırır, mesane ve böbrek taşlarını parçalayarak düşürür. Cilde sürülünce cildi güzelleştirir, sivilceleri geçirir. Limon suyu baş ağrısına, boğaz enfeksiyonlarına ve bademcik iltihabına iyi gelir. Kusmayı önler, ishali durdurur. Sıcak su ile içildiğinde ter atmayı sağlar. Limon kabuğu çiğnemek diş eti kanamasını, çekirdeklerini çiğnemek, kabızlığı ve basuru önler. 2-3 gram kuru limon çekirdeği veya limon kabuğunu öğüterek su ile içmek, her türlü zehirin etkisini azaltır. 2-3 gün boyunca nasıra, günde 2-3 defa değiştirerek limon kabuğu sarmak, nasırı yok eder. Limon suyu 15-30 dakikadan sonra şifalı özelliğini kaybetmeye başlar.”3

Limon, sağlıksız beslenme sonucu yükselen LDL (zararlı) kolesterolün düşürülmesine ve HDL (faydalı) kolesterolün seviyesini arttırarak, karaciğerin fonksiyonlarını kolaylaştırdığı gibi kalp-damar sisteminin ağırlaşan yükünü hafifleştirir. Güçlü bir antioksidan olduğundan, aynı zamanda kanser savaşçısı bir nimettir. Günlük yoğun iş yorgunluklarını hafifleterek, dinlendirir. Katkı maddelerinin etkileriyle vücutta biriken zehirli atıklar, insan organizmasını yıpratarak, erken yaşlandırır. Vücudun erken yaşlanması, el ve yüzdeki kahverengi yaşlılık lekelerinin azaltılması, vücutta biriken bu toksinlerin, limon kabuk ve çekirdeklerinin günlük beslenmemize katılmasıyla, en aza indirileceği unutulmamalıdır. Ayrıca limon yemek kaygıyı, hatta Panik Atağı azaltabilir. Vücut sağlığımızı korumakla vazifeli olduğumuz gibi, sağlıklı bir vücudun ubudiyet ve hizmet vazifelerini zorlanmadan yapabilmesi için, ihmal edilemeyecek ön şarttır. İlim ve hikmetle hazırlanıp, Hâlık-ı Küll-i Şey’in (cc) kudretiyle, reçete gibi verilen limon nimeti, daha pek çok hastalığın şifa kaynağıdır.

Konumuzun en önemli noktasına gelince, tüketicilerin tat ve ferahlatan kokusuyla bir limonu bulamaması, limon görüntüsünde, insan elinin kimyevî tarım ilâçlarıyla fıtratı tahrip edilen, kandırma limonlarla beklenen faydaların sağlanamadığıdır. Ticarî ve kimyevî isimleri uzun bir listede belirlenen tarım ilâçları kalıntılarıyla özelliğini kaybeden limon üretimi, kontrol edilemeyip, doyumsuz hırslara terk edilmiştir. Limonun tadı, kokusu kaybolduğu gibi, çekirdekleri bile küçültülerek neredeyse kaybolmuş ve değişime uğratılmıştır. Çalışmalarını bol ürün elde etmeye endeksleyen üreticilerin emekleri de heba olup, elde edilen ürün, gerçek değerini bulamadığından, emekler boşa gidip kazançlarında bereket kalmadığından, limon ağaçları kesilip bahçeler yok edilmektedir. Bahçede kilosu 30 kuruş olup, marketlerde 8 TL. olduğundan, üreticilerin ayrıca ruh halleri de bozulmaktadır. Durumlar böyle devam ederse, limon üretim alanları her geçen gün daralıp, kalite yönüyle de olumsuzluğa ve ekonomik kayıplara sebep olacaktır. Daralan limon üretim alanları, kalite ve değer hareketlerinin Tarım Bakanlığınca bir komisyon kurularak, hassasiyetle takip edilmesi ve limon bahçelerinin titizlikle kontrol edilmesi gereklidir. Aksi halde, muzda olduğu gibi limonu da ithal eder hale gelebiliriz.

Yalnız çaya çorbaya değil, her şeye limon / Her limon, limon değildir, limon olsun limon.

SAĞLICAKLA KALIN

Feyzullah Ergün

Dipnotlar:
1) Dr. Penny STANWAY, Mu’cize Gıdalar! Limon, s. 18 Kuraldışı Yayınları 2014.
2) Age. s. 46.
3) Dr. Aidin SALİH, Gerçek Tıp, s. 97, Sade Hayat Yayınları 2015.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*