Cehalet ağanın kadın cinayetleri

En büyük vazifelerinden biri “eğitim” olan malûm medya ordusu, yayın politikasını, felsefesini daha çok sabun köpüğü nev’înden eğlence programlarından yana kullanmakta. Komedi, müzik, dizi, magazin, evlilik, yarışma programları almış başını gidiyor.

Roma’yı yakan ve göğe yükselen alevleri, halkın koşuşturmalarını büyük bir keyifle sarayından seyreden İmparator Neron’u gelin de hatırlamayın…

TEVAFUK MU?

“Yangına körükle gitmek” diye bir tâbir vardır ya, kadın problemleri de dahil olmak üzere sosyal problemlere medyanın yaklaşımı çözümden ziyade problemi azgınlaştırmaktan yana.
Üstelik erkekler bir yana, malzeme olanın da malzeme yapanın da çoğu kez kadın olması ilginç bir tevafuk!
Sadece ülkemizde değil, bütün dünyada medya ordusunun yayın politikasının büyük ölçüde Yahudi lobilerinin etkisi altında olduğu da başka bir tevafuk!

DECCALIN KADIN KUVVETLERİ

Bediüzzaman Hazretlerinin 5. Şuâ’da yer alan kadınlarla ilgili bir tesbiti ecdâdın tabiriyle “mim konulacak” cinsten. Biliyorsunuz 5. Şuâ’da ahirzamanda  geleceği belirtilen Deccal ile ilgili hadis-i şeriflerin açılımı yapılmakta. Orada İslâm ve Hristiyanlar aleyhinde şiddetli intikam besleyen gizli Yahudi komitesinin ve kadın hürriyetleri perdesi altında dehşetli diğer bir komitenin Deccalın tahribatlarına yardım ettiği ifade edilir ki son derece ilginç bir tesbittir! (Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 5. Şuâ, Üç küçük mesele)
Malûm medyanın kadın problemlerine (dayak, töre-namus cinayetleri…) neden olarak hep İslâm dinini hedef göstermesi başka bir tevafuk!
Oysa ki İslâmiyet hakikatleri üflenmekle sönmeyen güneş gibidir.
Cehaletin ağalık yaptığı ailelerdeki olayları İslâma mal etmek (en iyi niyetli ifadeyle söylemek gerekirse) cehaletin başka bir çeşididir!
KADINLARIN HUKUKU!
Peygamberimiz (asm) kızlarını diri diri toprağa gömen vahşî bir toplumu, karıncaya bilerek zarar vermeyecek hale dönüştürür!
Hayatında hiç kadın dövmez.
Kendi kızlarına, hanımlarına, kız çocuklarına karşı her zaman şefkatli ve hoşgörülüdür.
Medine’ye onu (asm) dâvet edenler ve düşmanlarına karşı koruyacağına söz verenler arasında kadınlar da vardır.
Kan davalarını yasaklar. İlk yasağı da kendi amcasına uygular. Onun (asm) nesli, kız çocukları vesilesiyle devam eder.
En büyük mu’cizesi olan Kur’ân-ı Kerim kız çocuklarının, kadınların hukukunu koruyan hükümlerle doludur. Sözgelimi, Cahiliye âdetleriyle öldürülen kız çocuklarının mahşerde katillerine hesap soracaklarını âyet şöyle ifade eder:
“Diri diri gömülen kız çocuğuna hangi suçu yüzünden öldürüldüğü sorulduğunda…” (Tekvir Sûresi, 8-9)

ÂLİM İSLÂM KADINLARI

Peygamberimiz (asm) kadın sahabelerin isteği üzerine onlara belli zamanlarda ders verir. Zira, Peygamberimiz (asm) sahabelerini her zaman ilme teşvik eder.
Sonraki yüzyıllarda bilinen bütün büyük camilerde kadınlara yönelik dersler verilir. Müslümanlar ailelerini bu noktada teşvik edip, evlerini de adeta birer okul olarak kullanırlar.
Oxford Üniversitesi Öğretim Görevlisi, “Hadis Ravileri” ve “Rical İlmi” uzmanı, “İslamda Kadın Âlimler” isimli 40 ciltlik eseri kaleme alan Dr. Muhammed Akram Nedvi  geçtiğimiz yıl ülkemizde bir konferans vermişti. Araştırmalarına göre o dönemde çoğu âlim babanın, kızları ile evlenmek isteyen damad adaylarında aradıkları vasıf şudur: “En az kızım kadar ilim sahibi misin?”
Müslüman âlimler bazen âlim olan hanımlarından ders alırlar ve bu durumu eserlerinde ifade ederler.
Büyük âlimlerin de bir şekilde bayan âlimlerden ders dinledikleri İslâmî kaynaklarda yer alır.
Yunan Felsefe eserlerinin tercüme edilip İslâm toplumlarında okutulmaya başlanmasıyla yavaş yavaş kadın âlimlerin sayısında azalmalar başlar. Kadınların zihninin zayıf olduğu düşünülür. Yunan Felsefesi ve mantık toplumda güçlendikçe kadın değersizleşir.
Sadece maddî anlamda değil, manevî anlamda da toprağa diri diri gömülecek kadar önemsiz olur kadın.
Onun yeniden lâyık olduğu yere çıkmasının tek şartı kendi öz kaynaklarına, Kur’ân ve hadislerdeki mânâlara geri dönmektir.
Doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk ancak bu şekilde gerçekleşebilir.
Aksi takdirde kadın ya sefih medeniyetin kadını hapsettiği “çağdaş-modern kadın” kafesinde ya da cehalet ağanın “töre-namus cinayetleri” pençesi altında can çekişir durur!
Şu ölümlü dünyada imanın cennet misâl hakikatlerinden başka sığınılacak yer yok ki!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*