Cehennemin şiddeti

Image
Sual: “Cezâ Allah’ın merhametine sığar mı? Cehennemde cezânın şiddeti ne olacak?”

1- Cehennem zulüm ülkesi değil, Allah’ın Adl, Âdil, Kahhâr, Gâlib, Celîl, Hâkim, Azîz ve daha pek çok isimlerinin bir gereği olarak, suçların gerçek adâlet içinde cezâlarının verildiği bir azap ülkesidir.

Mutlak yokluğa karşı hayır olarak yaratılmıştır. Bekâ âlemine ait pek çok vazifeleri var. Zebânî gibi pek çok hayat sahibi varlıkların celâl içinde meskenleridir.

2- Cehennemden, yani Allah’ın azabından korkanlar için Cenâb-ı Allah’ın Rahman, Rahîm, Ğafûr, Tevvab, Afüv isimlerinin gereği affı, bağışlaması, merhameti ve tövbeleri kabûlü söz konusudur. Bu isim ve sıfatlar, Allah’tan her korkan kulu ateşten himâye eden bir şemsiye hükmünde-–inşâallah—imdadımızda bulunmaktadır.

3- Fakat Allah’ın güzel sıfatlarıyla güzel yarattığı o insan cinsinin, şeytana uyduğunda Cehenneme rahmet okutacak ne çirkin bir inkârın ve şirkin içine girdiği, ne vahşî zulümlere, haksızlıklara, acılara, ölümlere sebep olduğu, dünyayı masumlara dar ettiği, Allah’ın, Allah’ın mahlukâtının ve Allah’ın kullarının hakkını ve hukukunu defalarca çiğnediği, pişman da olmadığı, tövbe de etmediği, bununla berâber dünyada hesabının da sorulmadığı çok vâki değil midir? Üstad Saîd Nursî’nin ifâdesiyle tıpkı bin mâsumun hukukunu çiğneyen bir zâlimi cezâlandırmak ve yüz mazlûm hayvanı parçalayan bir canavarı öldürmek, adâlet içinde mazlumlara bin rahmet olduğu ve o zalimi affetmek ve canavarı serbest bırakmak, bir tek yolsuz merhamete mukabil, yüzer bîçârelere yüzer merhametsizlik olduğu gibi! 1 Mazlûm affetmezse zâlimi Allah affeder mi?

4- Cehennem azabının şiddeti kişilere ve suçlara göre elbette değişiklik arz eder. Bize düşen inkâr etmek değil, Cenâb-ı Allah’ın Cehennem’de hak edene, hak ettiği kadar ve adâlet içinde cezâ vereceğine inanmak, fakat tövbe edenleri ateşten koruyacağını umarak Cehennem azabından hem kendimiz için, hem bütün mü’minler için sürekli olarak Allah’a sığınmaktır.

***

Sual: “Cehennem dünya ile alâkalı bir yerde midir, yoksa nerededir?”

Cehennemin yeri gaybî bir konudur. Bize bildirilmemiştir. Allah’ın mülkü pek çok geniştir. Hikmeti ve irâdesi nereyi dilerse, Cehennemi oraya yerleştirir. Biz Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat, Cehennemin şu an varlığına inanıyoruz. Fakat yeri konusunda bir şey söyleyemiyoruz. 2 Âhiret âlemine ait menziller ve yerler bu dünya gözümüzle görünmezler. Ancak bazı rivâyetlerin işâretleriyle belirli ölçülerde bakılabilirler. Meselâ Peygamber Efendimiz’in (asm): “Cehennem yedinci yerin altındadır” veya “Cennet semâda, Cehennem ise yerin içindedir.” 3 ya da “Dünya sıcaklığının şiddeti Cehennemin nefesindendir” buyurduğu rivâyetleri vardır. 4
Üstad Saîd Nursî Hazretleri, Cehennemin yerin altında olduğunu haber veren hadisleri şöyle tefsîr etmiştir:
Cehennem dünya ile çok yakından alâkadardır. Meselâ yazın şiddetli sıcaklığına, Cehennemin harâretindendir denmiştir. Bir diğer husus, Cehennem dünya sakinlerinden olan insanlar ve cinlerle dolacaktır. Fakat, ışığı çekildikçe, yani dünyanın gölgesi üzerine düştükçe ayın görünmediği gibi, Cehennem de perdeli ve nursuz ateş olduğu için bize dünya gözümüzle görünmez ve hissedilmez.
Cehennem ikidir: Biri Küçük, diğeri Büyük Cehennemdir. Küçük Cehennem, şimdilik Büyük Cehennemin çekirdeği hükmündedir ve Büyük Cehenneme ait bazı vazifeleri Allah’ın emriyle dünyada ve berzah âleminde görmektedir. Bulunduğu yer bakımından dünya ile alâkadar olduğu haber verilen Cehennem, Küçük Cehennemdir. Küçük Cehennem yerin altında, yani merkezindedir. Nitekim jeoloji ilmince de bilinir ki, yerin merkezine doğru her otuz üç metre kazıldıkça sıcaklık bir derece artmaktadır. Yerkürenin yarıçapı altı bin küsûr kilometre olduğu düşünülürse, yerin merkezinde en az iki yüz bin derecelik bir ateş bulunduğu sabit olur.
İleride kıyâmetten sonra yerküre nasıl ki üzerinde yaşayan cinleri ve insanları Allah’ın emriyle etrafında dönerek sınırını çizdiği mahşer meydanına dökecek ise, karnında taşıdığı Küçük Cehennemi de büyük Cehenneme Allah’ın emriyle teslim edecektir. Küçük Cehennem, Büyük Cehennemden bir menzil olacaktır. 5

DUÂ

Ey Gafur-u Rahîm! Günahlarımı bağışla! Kusurlarımı ört! Ayıplarımı setreyle! Nefs-i emmâremi mağlûp et! Azabından mahfuz kıl! Cehenneminden muhafaza eyle! Nârınla yakmadan, Nurunla terbiye eyle! Âmin!

Dipnotlar:

1- Asâ-yı Mûsâ, s. 43
2- İşârâtü’l-İ’câz, s. 180
3- Söz konusu rivâyetler için bakınız: Müstedrekü’l-Hâkim, 4/568, 569, 594; El-Faslu ve’l-Milel, İbn-i Hazem, 2/130; Ed-Dürrü’l-Mensur, 4/57; Keşfü’l-Hafâ, 1/281; Ed-Dürerü’l-Müntesire, Suyutî ve Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inden nakil; Müsnedü’l-Firdevs, 2/114; Kenzü’l-Ummâl, H. No: 39773; El-Bidâye Ve’n-Nihâye, İbn-i Kesîr, 2/172; Râmuzu’l-Ehâdîs, 272; Ez-Zühd, İbnü’l-Mübârek, 2/118, H. No: 398; Beyhakî, Şuâbu’l-Îmân, 2/244
4- Hadis kaynakları için bakınız: Buhârî, 1/142; Müslim, 1/430; İbn-i Hibban, 3/28, 29, 30; Şerhü’s-Sünne, 2/208; Râmuzu’l-Ehâdîs, 6, 9
5- Mektûbât, s. 14, 15.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*