Cemaat düşmanlığı

AKP-cemaat çatışmasının olanca şiddetiyle gündeme geldiği 17 Aralık sürecinin ilk günlerinde çıkan bir yazımızın başlığında şu suali gündeme getirmiştik:

O cemaatle kavgadan cemaatleri tasfiyeye mi?

Ve Doç. Dr. Ergün Yıldırım’ın bir yazısındaki “Çatışma bir iktidar ve bir cemaat çatışmasını aşmış bulunuyor. Bütün toplumu, bütün grupları, bütün İslamî camiayı sarmış durumda. Yangın, evin yangınıdır. Ateş ve dumanlar her tarafı sarmakta” (Yeni Şafak, 24.12.13) şeklindeki ifadelerini aktarıp, şöyle devam etmiştik:

“Yıldırım’ın yazılarının yayınlandığı gazetede çıkan başka bazı yazılar, onun bu son tesbitini doğrulayan kaygı verici işaretler taşıyordu.

“Meselâ Mustafa Karaşahin imzalı şu satırlar:

“AK Parti şimdi devletten cemaati temizliyor. Müslüman gruplar da sosyal tabandan temizleyecekler. Kısa süre içinde yalnızlaşacak, tecrit edilecek, kimsenin yüzüne bakamaz ve sokağa çıkamaz hale gelecekler.’ (23.12.13)

“Bu pasajdaki hedef, Gülen cemaati.

“Aşağıdaki cümleler ise konuyu bu cemaatin ötesine taşıyıp tüm cemaatlere teşmil ediyor:

‘Kuruluşundan başlamak üzere şimdiye kadar, sürekli normaliteden sapan bir Türkiye’de, cemaatler söz konusu sapmayı kendi oluşumları ve gelişimlerine kanalize ettiler. Türkiye normalleşmeye başladıkça da, doğal olarak cemaatler güç kaybetmeye başlamıştır. Çünkü varlık nedeni olan hukuksuzluk, baskı yönetimi ve despotizm yavaş yavaş kan kaybettikçe, cemaatler de zayıflamıştır. Şüphesiz bunun zıddını da söylemek gerekir: Türkiye normalleşmeye başladıkça, normal yoldan beslenmeyen bütün yapılanmalar düşüşe geçecektir.’ (Aliye Çınar, Yeni Şafak, 19.12.13)”

24.12.13 tarihli o yazımızı şöyle bağlamıştık:

“Ve gidişatın yönü için ipucu veren son yazı:

“ ‘Biz, tevhidi vahdette arayan Müslümanların üzerinde ittifak ettiği Erdoğan’ın tarafındayız.’ (Nurettin Saraylı, Yeni Şafak, 24.12.13)

“Erdoğan’ın yanında olmayanları adeta Müslüman saymayan bu anlayışla nereye varılır?”

Aradan geçen sekiz ay zarfında, o zaman aktardığımız bu örneklere yenileri eklendi. Vaktiyle “Biz İslamcı mıyız, değil miyiz?” tartışmalarının yapıldığı ve “Değiliz”de karar kılan aynı gazetede, cemaatleri, Müslümanla Allah arasında örülmüş duvarlara benzeten yeni yazılar çıktı (Ömer Çoban, Yeni Şafak, 12.8.14).

İktidar fedailiğine soyunan sosyal medya “sapıkları”nın mesajlarında da, “Said Nursî iyi, hoş; ama izinden gittiğini söyleyen cemaatlerin tümünün kapısına kilit vurulmalı” şeklinde, gerçek niyetleri açığa vuran tehditler savruldu.

MİT, jandarma ve emniyet istihbaratlarının fişleme haberleri ise, bu tehditlerin “sos”u oldu.

tweet: Özdabak’a karşı yazılıp yandaş sitelere servis edilen bildirinin altındaki “Risale-i Nur Dayanışma Platformu”nun aslı yok. Bu da çakma işi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*