Cemaat ruhu

İslâmiyet, ibadet, sair emir ve nehiylere kadar insanları birey, fert olarak mesul tutar. Toplu olarak sorumlu tuttuğu çok az mesele vardır. Ancak, cemaatleşmeyi de fevkalade teşvik eder. Bu, kişinin ferdîliğini, şahsiyetini asla sekteye uğratmaz. Yalnız, onu daha güçlü kılmak, işlerini daha kolay hâlletmek için cemaatleşmeye teşvik eder.

Bir topluluğa dahil olanın dikkat edeceği husus, “Cemaat ruhuna uygun hareket” etmesidir. Bu da, ferdî fikirleri ve şahsî tasavvurlarından sıyrılıp cemaatin şahs-ı manevisine teslim olmayı gerektirir. Zira, cemaatin çalışma sistemi, meşveret etmek, birlikte karar ve birlikte hareket etmektir; ferdî değil. Ferdî fikir ve tasavvurlarının kabul edilmemesinden yakınmaya hakları yok. Siz, bu kadar fertlerin birleşmesinden hasıl olan toplumun düşüncelerini kabul etmiyorsunuz, onlar sizinkileri nasıl kabul etsin, neden kabul etsin?  

“Parlak fikirlerim kabul görmedi” diye niza çıkaranlar şu İlâhî ikaza kulak vermeli:

“Birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.”1

Unutmayalım: İhtiraslardan ve düşmanca tarafgirliklerden, kuvvetimiz hiçe iner; az bir kuvvetle ezilebiliriz.2

Kabul etmeliyiz ki; fertler, hatadan uzak olmadıkları gibi; ferdlerden müteşekkil grup ve cemaatler de hatâ yapabilir. Bir şey ne bütün bütün iyi, güzel ve mükemmel; ne de tamamen kötü, çirkin veya yanlıştır. Eğer güzellikleri, iyilikleri, kötülükleri, çirkinliklerinden fazla ise o iyidir. Zîrâ, eşyada kusursuz ve her ciheti hayırlı şeyler, meşrepler, meslekler az bulunur.

Her hâlükârda bazı kusurlar ve sûistimaller kaçınılmazdır. Çünkü ehil olmayanlar bir işe girseler, elbette sûiistimal ederler. Fakat Cenâb-ı Hak, âhirette amelleri muhasebe düsturuyla, Rabbânî, İlâhî adaletini, hasenat (sevap, güzel işler) ve seyyiâtın (günah, kötü, çirkin fiiller) muvazenesiyle gösteriyor. Yani, hasenat üstün ve ağır gelse mükâfatlandırır, kabul eder; seyyiat üstün gelse cezalandırır, reddeder.3

Öyle ise, şu prensipleri dikkate almalı değil miyiz?

1- Zaman, cemaat zamanıdır.4 Artık işleri, şahıslar, kişiler değil; meclisler/parlamentolar, şûralar, ekipler, şahs-ı maneviler yürütüyor. Zira, cemaat ruhunu temsil ederler.5

2- Meşveret etmek. Meşveretin hüküm sürdüğü yerde, şüphelerin hükümleri (ve yeri) olmaz; bâtıl/yanlış hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz.6

Şeriatin usulüne göre yapılan meşveret baskı ve tahakküm belâsından kurtarır.7

Bundandır ki, en kötü veya en basit meşveret he’yetleri, en iyi şahıslardan veya müstebitlerden/diktatörlerden kat be kat daha iyidir. Çünkü, meşveret şeriattan bir parmak ayrılsa, şahsiyetçilik ve ferdîlik-yüz arşın ayrılır.8

Dipnotlar:
1- Enfâl Suresi: 46.;
2-Mektubat, s. 261.;
3-Mektubat, s. 430.;
4-Mesnevî-i Nuriye, s. 87.;
5-Sünuhat, s. 51.;
6-Muhakemat, s. 32-33.;
7-Muhakemat, s. 32-33.;
8-Divan-ı Harb-i Örfî, s. 59.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*