Cemaatlerde hedef sapması mı var?

Bilindiği gibi dinî cemaatlerin aslî vazifeleri dîn-i mübîne hizmettir. Böyle yüce bir hizmeti yerine getirmek gayesiyle yola çıkan cemaatler geçmişte çok önemli kudsî hizmetleri deruhte ederek, milletimizin beklentilerine cevap verdiler. Toplumun çok önemli bir kesimini dînî ve ahlâkî bakımdan doğru yönde yönlendirdiler, eğittiler. Çıkardıkları gazete, kitap ve dergilerle, sahip oldukları televizyon ve radyo kanallarıyla, düzenledikleri panel ve konferanslarla millete yol gösterdiler, dîn-i mübînin hak ve hakikatlarını kavratma noktasında küçümsenmeyecek hizmetlerde bulundular.

 

Geçmişte dinî cemaatler bu gibi hizmetleri tamamen kendi imkân ve gayretleriyle yapıyorlardı. Kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek, muhatap oldukları halkla beraber yapıyorlardı. Hiçbir kurum veya kuruluştan yardım istemeden, bilhassa da siyasî parti ve derneklerden uzak durarak faaliyetlerine devam ediyorlardı. Sırf rıza-ı İlâhî için yola çıkan cemaatler dünyaya bakan meşgalelere ve ticârî meşguliyetlere dalmadan yalnız ve yalnız uhrevî hayata yönelik hizmetlere odaklanıyorlardı. Bu niyetlerle, bu gayelerle hizmete tâlip olarak yola çıkan cemaatler önemli başarılara imza atıyorlardı.
Böylece uzun yıllar dine ve mânevî değerlere hizmeti gaye edinerek faaliyet gösteren cemaatler, ne zaman ki aslî vazifelerini geri plana itip, ticarete girdiler, siyasete bulaştılar; işte o zaman bu durum cemaatlerde bir eksen kaymasını netice verdi. Artık gün geçtikçe cemaatler gerçek gündemlerinden uzaklaşarak, toplum üzerindeki müessiriyetini de kaybettiler.
Ne zaman ki cemaatler ‘pasta’dan pay almaya heveslendiler; ne zaman ki siyasilerle haşir-neşir olup onların “arka bahçeleri” hâline girdiler, işte o zaman dine hizmet alanındaki faaliyetler arka planda kaldı; istemeyerek de olsa ticârî ve siyasî faaliyetler ön plana çıktı.
Elbette cemaatler, bu durumlara, isteyerek ve bilerek girmediler. Belki de “Dine daha kolay, daha iyi hizmet ederiz” düşüncesiyle bu yollara yöneldiler. “Maddî imkânları büyüterek, yani zenginleşerek dîn-i mübine daha fazla hizmette bulunuruz” zannıyla dünyevî meşgalelere yöneldiler. Veya “Siyasete girmek sûretiyle dine ve manevî değerlere daha kolay, daha etkili bir şekilde hizmette bulunuruz” zehâbına kapıldılar.
Görünen o ki, bu işlerin bu hâle varacağını cemaatler bilmese de; bazı mihraklar bilerek ve planlayarak, cemaatleri en azından pasifize ederek, hedeflerini saptırma yolunu denediler. Maddiyâtın ve siyasetin cezbedici yönlerini nazara vermek sûretiyle cemaatleri aslî vazifelerinden alıkoyma başarısını gösterdiler.
Kişiler gibi cemaatler de, elbette bir siyasî partiye rey vererek destekte bulunabilirler. Ama o siyasî partinin güdümüne girmemek şartıyla, onların hazır oy deposu konumuna girmemek şartıyla. Bu da yetmez; destek verdikleri partiyi iyiye, doğruya yönlendirmeyi gaye edinerek. Yani onları dine hizmetkâr edebilmeyi gündemlerinde tutmak kaydıyla. Bütün bunları yaparken de, o partiden herhangi bir maddî menfaat veya makam mevki beklentisine girmeden yapmalıdır.
Bediüzzaman da öyle yapıyordu. Din-i mübîne hizmetlerini, siyasî partilerden uzak durarak yapıyordu. Onlardan ne maddî, ne de mânevî hiçbir yardım talep etmeden ve beklentiye girmeden hizmetlerine devam ediyordu. Onlardan gelen maaş, makam, mevkileri de kesin bir şekilde reddederek, cihad-ı manevisine devam ediyordu. Din-i mübîne hizmet için de “istiğnâ” mesleğinden taviz vermeden, hiç kimseden maddî bir talepte bulunmadan yoluna devam ediyordu.
Ayrıca Bediüzzaman, şimdiki bazı cemaatlerin siyasî partilerle içli-dışlı olmalarının çok ötesinde, onlara karşı hep mesafeli durdu; onlara dine hizmet noktasında ikazlarda bulunarak, yönlendirmeye çalıştı. Bu isabetli ve doğru yaklaşımının tabiî bir sonucu olarak, Bediüzzaman tavizsiz ve pervasız bir şekilde dîn-i mübine hizmete en iyi şekilde devam etme başarısını gösterdi.
Bu meyanda dînî cemaatlerin Bediüzzaman’ın hizmet tarzından ve duruşundan alacağı dersler olmalı diye düşünüyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*