Cemaatlerin Asli Vazifeleri

Cemaatler, ülkemizin göz ardı edilemeyecek en önemli gerçeklerinden birisidir. Bu gün bir çok kesim bir araya gelerek, az yada çok bir gruplaşma içine girerek, bir cemaat teşkil etmiş durumda. Sivil toplum kurumları olarak tanımlanması mümkün olan cemaatlerin asli görevleri ise cemiyette manevi hizmetleri yapmak ve bu hizmetleri devam ettirmektir.

Sünnet-i Seniye dairesinde yaşamaya gayret ve çaba sarf ederek cemiyete güzel ahlak itibari ile örnek olmaya çalışmaktır. Evet, cemaatlerin asli vazifeleri budur. Öncelikle İslamın prensiplerini şahsı itibari ile yaşamaya çalışmak, sonra da cemiyette dürüstlük, adalet, doğruluk, fedakarlık, yardımlaşma , hak, hukuk gibi ulvi kavramların tesisi için çalışmak. Bunun için de azami bir ihlas ve fedakarlık lazım olduğu açıktır. Bilhassa ihlası bozan, kutuplaşmaya yol açan hal ve davranışlardan uzak durmak zarureti var. Hele ki, siyasette, ticarette ve diğer sosyal kurumlar içinde rekabet damarını tahrik ederek hizmet dengelerini bozmak oldukça tehlikeli bir durumdur.

Bilhassa siyaset en çok dikkat edilmesi gereken sahadır.

Cemaatler siyasetten ve siyasi tartışmalardan uzak durmalı. Şahıslar da cemaatler adına siyasete girmemeli. Dinin ve din hizmetlerinin siyasete alet edilmesinden korkmak ve ürkmek lazım. Cemiyette en tehlikeli durum budur. Zira dinde az bilgi ve amele sahip bir kesimi din aleyhine sevk etmeye sebep olur, hiç de faydası olmayan tartışmalara neden olur..

Bu hususları niçin dile getirmek ihtiyacı duyuyoruz?

Sıkıntımız şu:

Önümüzde bir seçim süreci var. İnşallah ülkemiz 12 Haziranda bir seçim daha yapacak. İki dönemdir iktidarda olan yönetim ne yazık ki bazı hataları işlemeye devam ediyor. Bu idarenin yönetici kadroları “Milli Görüş” çizgisinden geldikleri için “zihinlerindeki siyaseti dine alet etme” düşüncelerini tamamen terk etmiş değiller. Her ne kadar “Biz Milli Görüş gömleğini çıkardık” diye beyanlarda bulunsalar da, uygulamada çok fazla bir değişiklik görülmüyor. Ne yazık ki dinin siyasete alet edilmesine devam ediliyor. 12 Eylül referandum sürecinde bunun acı bir tecrübesini yaşadık.

En kötüsü de şu: Cemaatler fiilen siyasetin içine girdiler. Gazetelerde, internet sitelerinde öyle bir tarafgirlik örneği sergileniyor ki, insan hayretler içinde şaşırıp kalıyor. Öyle ki, “ölüleri dahi diriltip oy kullandıracak” derecede siyasi meseleler ön plana çıkıyor. Siyasi noktada doğru bir duruş sergilenemiyor. Bu durum ise rekabet damarını tahrik ediyor. Bazı yanlış tavırlar partiler arasında bile tartışma konusu oluyor. Bu durum ise cemiyette manevi hizmet etmek gayretinde olanlara cidden zarar veriyor.

Evet, cemaatler siyasetten uzak durmalı. Siyasetçinin sahasına cemaat adına girerek rekabet damarını tahrik etmemeli. Ancak siyasetçiyi vatanın, milletin, dinin, Kuranın, İslamın hizmetinde çalışmaya teşvik etmeli. Siyasetçinin elindeki imkanları ülkenin maddi ve manevi kalkınması için harcaması noktasında teşvik, ikaz ve kontrol vazifesini bihakkın yapmalı.

Cemaatler devleti, bürokrasiyi ve diğer kurumları ele geçirmek gibi bir gayret ve hedeften de uzak durmalı. Bu vatanda yaşayan her kesimi bir hizmet hedefi olarak nazara almalı ve tüm bu devlet kurumlarını vatan ve millet için birer hizmetkar olarak görmeli.

Cemaatler cemaat adına ticari kurumlardan da uzak durmalı. Ancak ticari kurumların hak, hukuk, adalet noktasında faaliyet göstermeleri için çaba sarf etmeli. Onları ikaz etmeli. Kazandıkları malları ve servetleri doğru yerde ve cemiyetin faydası için kullanmaları gerektiği telkin edilmeli.

Hasıl-ı kelam cemaatler cemaat adına diğer dünyevi iş ve faaliyetlerden de dünya adına uzak durmalı. Toplum sosyal kademelerinde faaliyet gösteren tüm fertlerinin İslam ve Kuran dairesinde bir hayat yaşamaları ve ebedi saadeti kazanmaları noktasında çaba sarf etmeliler. Cemaatler ellerindeki tüm imkanları bu yönde kullanmalılar. Rekabetten ve rekabete sevk eden iş ve faaliyetten, bilhassa siyasetin tartışmalı ortamından uzak durmak gerekiyor.

Elbette ki vatandaş olarak oy kullanacağız, elbette ki bir kuruma destek olacağız, elbette ki bu vatandaki akımlarla bir münasebetimiz olacak. Ancak İslamın izzetini muhafaza etmek, siyaseti dine ve imana ve millete ve vatana hizmetkar yapmak amacıyla olacak tüm bu ilgimiz. Rekabet ve tarafgirlik maksadıyla, bir diğerine galip gelmek ve bir diğer tarafı ezmek maksadıyla değil.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*