Cesaretin kaynağı

Hayranlık duyulan bir haslettir.
Cesaret…
Ancak yeri ve zamanı oldukça önemlidir.
Kuru bir efelenmek değildir.
Cesaret-i fıtriye ve salâbet-i imaniye…
Bunun ilk örneği Peygamberimiz’dir (asm).
Bir gün:
“Düşman geliyor” diye bir haber şuyû buldu.
Cesur atlılar hemen hazırlanıp tahkik amacı ile Medine dışına çıkarlarken, birden bakıyorlar, bir zat geliyor.
Ancak yakınlaşınca anlıyorlar İki Cihan Serveri (asm) olduğunu.
Ebû Katede’nin (ra) atına binerek, şecaat-i kudsiyesi ile herkesten önce gitmiş ve tahkik etmiş ve cevap vermiş:
“Bir şey yoktur.”
Sonra Ebu Katede’ye demiş:
“Senin atın gayet çabuktur.”
Halbuki Ebu Katede’nin atı “katuh” tâbir edilen yürüyüşçü kısmından imiş.
Ondan sonra hiçbir at ona yetişememiş.
Harbin en dehşetli zamanlarında Sahabe-i Kiram’ın (ra) Peygamberimizin (asm) arkasına sığındıklarını biliyoruz.
İşte Hazreti Ali (ra)!
İşte Hazreti Ömer (ra)!
İşte Halid bin Velid (ra)!
Ve daha niceleri…
Sonra bu silsileyi İslâm mücahidleri devam ettirdi.
Binlerce cengâver, binlerce kahraman insanlar…
Ve asrımıza kadar geldi.
İşte Bediüzzaman…
İşte kahraman Nur Talebeleri…

“Binler kahraman başların feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun. Saçlarım adedince başlarım olsa, her gün biri kesilse, hakikat-i Kur’âniyeye feda olan bu baş zındıkaya teslim-i silâh etmeyecektir.”

Bu bir meydan okuma idi.
“Onun şakirtleri başkalarına kıyas edilmez. Susmaz ve susturulamazlar.”
Sayısız kahramanlar, isimsiz kahramanlar, şansız fedailer…
“Bu zaman İslâmiyet fedaisi olmak zamanıdır.”

“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir.”

Sakın yanlış anlamayalım.

Bu kuru bir hamaset değil.
Bu bir müsbet harekettir.
Müsbet hareket, bir korku ve miskinlik alâmeti değildir.
O bir muhakeme hâlidir.
Bu zamanda, İslâmiyetin teâlisi ihlâs ve metanetin varlığına bağlıdır.
Korkmadan, çekinmeden ve çekilmeden imana hizmet harekâtıdır.
Kalem kılıçtır, kitap makinedir, cesaret yılmamak ve usanmamaktır.
Hitabet bir kuşundur.
Hadiselere mağlûp olmamaktır.
Şevk ve gayrettir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*