Cihad ve müsbet hareket

Gerek tarihten gelen ön yargılar, gerek beyin yıkamaya dayalı yanlış ve çarpık bilgilere dayanan ve Batı’nın zihninin derinliklerinde yer eden, “Kur’ân’da cihad emri var; radikal, fundamentalist, Taliban, El-Kaide gibi Müslümanlar, bize karşı savaşır!” korkusu körüklenir zaman zaman.

Özellikle 11 Eylül 2001’de ABD’nin İkiz Kuleleri’nin yıktırılma provokasyonundan sonra Müslümanlar terörist gibi ilân edilmeye başlandı. Arkasında Siyonist ve “ifsat, dinsizlik, ahlâksızlık komitelerinin” bulunduğu bu çevrelerce, ABD ve AB medyasında hâlen bu oyun tezgâhlanmaya devam ediyor.
Akıl, ilim ve fennin hükmettiği çağdayız. Avrupalıları da akıllı-insaflı biliyoruz. Dolayısıyla birkaç noktaya yoğunlaşmalı ve çareler üretmeli:
1- Evvelâ artık 11 Eylül’ün bir provokasyon olduğu anlaşılmıştır. Zira, dağ başındaki Usame bin Ladin’in, ABD gibi ileri teknolojiye sahip bir ülkeye bunu yapması imkânsız!
2- Kur’ân’ın “cihad” emrinden değil; Müslümanların o emri, çeşitli engel ve baskılardan ötürü gereği gibi anlayamaması, öğrenememesi ve uygulayamamasından endişe etmeli!
Barış ve emniyetin, doğruluk ve iyiliğin, ilim ve tefekkürün, sosyal adaletin vs. kaynağı İslâmiyettir. Hak ve hürriyetlerin de. Zira, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye, baştan sona, insan, hatta hayvanların hak ve hürriyetleriyle dolu.
3- Asya münafıkları ve Avrupa zalimleri birleşerek İslâm âlemini, yer altı ve yerüstü zenginliklerini sülük gibi sömürmekten; ülkelerini işgal edip işkence ve zulüm etmekten uzak kalmalı.
Bu hadiselerin patlak verdiği dönemlerde, Cezayir’in İslâm Toplumu Hareketi liderlerinden Mahfuz Nahnah, “İslam topraklarının son zamanlarda bir takım İslâmî denen gruplar tarafından kana bulanmasına hangi faktörler sebep oluyor?” sorusuna, problemi teşhis eden gerçekçi, objektif bir cevap vermişti:
“Bunun birçok sebebinin başında cehalet ve İslâm’ı bilmemek yatıyor. Aynı derecede önemli bir başka sebebi ise, bu ülkelerdeki siyasi liderlerin demokrasiyi bilmemesi, yani diktatörlük. Üçüncü sebep, milli gelirin kötü dağılımı. Bir yanda nimetler içinde yüzenler, diğer yanda sefalette bocalayanlar. Dördüncüsü hükümet ve rejimlerin hegemonyaya varan her şeyi kontrol etme tutkusu. Banka, televizyon, ordu, ekmek akla gelen herşey buna dahildir. Bütün bunlar halkı patlama noktasına getiriyor. Terörün objektif sebepleri bunlardır. Ama en önemli sebep cehalet ve İslâm’ı anlamamak. Bu tez bütün İslâm âlemi için de geçerli. İslâm sakaldan ibaret değildir. İslâm demokrasidir, değerlerdir, kardeşliktir, adalettir, ahlâktır, ilerlemektir.”1
Bu konuya yarın da devam edelim inşaallah.

Dipnot:

1- Mahfûz Nahnah, Yeni Şafak, 9 Haziran 2000.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*