Cihadımız; cehalet, fakirlik ve ihtilâfa karşı

bediuzzaman-said-nursiBizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilâftır.
Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.

 

Eski Said Dönemi Eserleri, D. H. Örfî, s. 122

***

Biz kalû belâdan cemiyet-i Muhammedîde (Aleyhissalâtü Vesselâm) dahiliz. Cihetü’l-vahdet-i ittihadımız tevhiddir. Peymân ve yeminimiz imandır. Madem ki muvahhidiz, müttehidiz. Herbir mü’min i’lâ-yı kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Zira, ecnebîler fünun ve sanayi silâhıyla bizi istibdad-ı mânevîleri altında eziyorlar. Biz de, fen ve san’at silâhıyla i’lâ-yı kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkârla cihad edeceğiz.

Amma cihad-ı haricîyi şeriat-ı garrânın berahin-i kâtıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşîler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur. Cumhuriyet ki (Haşiye) adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. On üç asır evvel şeriat-ı garrâ teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa’ya dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir cinayettir. Ve şimale müteveccihen namaz kılmak gibidir. Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa, istibdat tevzi olunmuş olur. ‘’İnnallahe hüve’l-kaviyyü’l-metin [Şüphesiz ki Allah, mutlak kuvvet ve kudret sahibidir.]’’ hâkim ve âmir-i vicdanî olmalı. O da mârifet-i tam ve medeniyet-i âm veyahut din-i İslâm namıyla olmalı. Yoksa istibdat daima hükümferma olacaktır.

İttifak hüdâdadır, hevâ ve heveste değil.

İnsanlar hür oldular, ama yine abdullahtırlar. Herşey hür oldu; şeriat da hürdür, meşrûtiyet de. Mesail-i şeriatı rüşvet vermeyeceğiz. Başkasının kusuru insanın kusuruna senet ve özür olamaz.

Yeis, mâni-i herkemâldir. “Neme lâzım, başkası düşünsün” istibdadın yadigârıdır.

Bu cümlelerin mabeynini rapt edecek olan mukaddematı, Türkçe bilmediğim için mütaliînin fikirlerine havale ediyorum.

Haşiye: O zaman ‘Meşrûtiyet’; şimdi o kelime yerine ‘Cumhuriyet’ konulmuş.

Said Nursî

Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 51; Divan-ı Harb-i Örfî, s. 193

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*