Çocuklara, zamanında zaman ayırmak

Yaşadığımız hayat boyunca verilen nimetlerin hiçbiri ihmâle gelmez niteliktedir. Zaman, sağlık, ömür, gençlik, beden, hisler, duygular vs. gibi sayısız nimetleri saymak mümkündür. Bu nimetlerdeki ihmâller bazen kendi maddî ve mânevî hayatımızı bozarken, bazen de cemiyet hayatının bozulmasına sebep olabilir.

İhmâle gelmeyen sayısız nimetlerden birisi de çocuklarımızdır. Başlı başına kişinin dünya hayatını da, ahiretini de, cemiyet hayatını da mahveden bir ihmaldir.

Tegabün Sûresi 15. âyette, Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: ‘Doğrusu mallarınız ve evlâtlarınız sizin için imtihandır.’ İşte anne, babalar bu imtihanın farkına varmaz, sorumlu oldukları ve emanet verilen evlâtlarıyla ilgilenmez, ihmâl ederlerse, hem kendilerini, hem cemiyeti, hem de ahiretlerini aslında imhâ etmiş olacak ve cemiyet hayatına da muzır haşereler salacaktır.

Bugün dünya üzerindeki problemlerin hangi taşı kaldırılırsa, altından insan unsuru ortaya çıkmaktadır. İnsanlık, insaniyete ihtiyaç duymaktadır. Ne gariptir ki, dünyanın bu gidişatından şikâyetçi olan da insandır, bu kötü gidişe sebep olan da insandır. Elbette düzeltecek olan da yine insandır. Bugünün anne babalarının elinde yetişen insanlık, geleceği imar edecektir. Bu yüzden insanın yetiştiği ortam olan aile hayatı, üzerinde çok durulması, düşünülmesi, korunması ve eğitilmesi gereken bir unsurdur. Çünkü tertemiz fıtratla doğan çocuklar, anne babalarının ellerinde şekillenmektedir.

Anne babalık san’atının inceliklerinin öğrenilmesi ve bunun için ciddî bir bilgi donanımı ile evliliklere adım atılması; anne baba olmanın çocuk büyütmek değil, çocuk yetiştirmek olduğu bilincinin kazandırılması, üzerinde tekrar tekrar düşünülmesi gereken noktalardır. Bugün bu gidişatın farkına varan akademisyenler, sosyolog ve psikologlar aileyi masaya yatıran kongreler, uluslar arası platformlar düzenlemektedirler.

Hızla dünyevîleşen zihinler, dünyevî aileleri ve neticede problemli insanlığı doğurmuştur. Modernleşmenin bedelini insanlık ciddî şekilde ödemektedir. Modernleşme, dünyevîleşmeyi netice vermiş; dünyevîleşme de ahiret misyonunu kaybettirmiştir. Bu mimsiz medeniyet, insanlığın bu gidişâtını durduracak ve vicdanlara tesir edecek çareler bulamamıştır. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü yöneticisi Dr. Fredierick Goodvin, şöyle bir tesbitte bulunur: “Çekirdek aile, korkunç bir aşınmaya uğramış, boşanma oranları artmış ve ebeveynler çocuklarına yeterince zaman ayıramaz olmuştur. Bununla beraber ekonomik sebeplerden dolayı meydana gelen coğrâfî hareketlilikler çocukların geniş ailelerini tanıyarak büyümelerine engel olmuştur. İnsanın kendi kimlik tanımı bu sağlam referans kaybı ile depresyon ve ahlâkî çöküşleri arttırmıştır.”

Yaptığı işleri, çocuğu ile ilgilenmenin önüne alan anneler ve babalar aslında çocuklarını yaptıkları işlere (dünyaya) fedâ etmektedirler. Ne gariptir ki, anne ve babalar da çocukları için çalıştığını söylerler. Bir eğitimci şöyle bir tesbitte bulunur: “Evinizdeki kristal bardaklar çocuğunuzdan daha kıymetli olmuşsa yapılacak bir şey yok. Çünkü siz tercihinizi yapmışsınız, hasadınız da buna göre olacaktır.” demektedir.

Bugün çocuklarını ihmâl eden anne babalar, sadece dünyevî işleri, meşgaleleri, ekonomik sıkıntıları olan aileler değildir. İman ve Kur’ân hizmeti yaparken ölçüyü kaçıran ehl-i iman anne babaların çocukları da tehlikededir. Buradaki hassas ölçüyü ve dengeyi yakalayamayan anne ve babalar, ne kadar kâmil de olsa, nakıs evlâtlara sahip olabilmektedir.

Zamanında zaman ayırmak

İnsan ömrünün şüphesiz her dönemi kıymetli ve önemlidir. Fakat çocukluk dönemi ileriki hayatının şekillenmesinde, karakter ve şahsiyet oluşumunda, ahlâkî temellerinin atılmasında, his ve duygu dünyasının ulvîleşmesinde son derece önemli bir dönemdir. Bediüzzaman’ın şu tesbiti bu söylenenlere delildir: “Ben seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum validemden aldığım telkinât ve manevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine binâ edildiğini aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esâsiye müşahede ediyorum.” (Lem’alar, s. 202)

Bu açıdan bakıldığında çocukluk zamanı aslında gençliğe ve hayata hazırlanmanın temellerinin atıldığı bir dönemdir. Bu yüzden zamanında zaman ayırarak çocuklarıyla ilgilenen anne ve babalar, onların ruh dünyalarının şekillenmesinde, bilinçaltı oluşumlarında doğru rehberlik yapmış olacaktır.

Anne babalar iş işten geçme raddesine geldikten sonra zamanlarını, belki de çok daha fazlasını ayırmak zorunda kalabilecektir. Fakat o zaman da ne kadar verim alınır düşünmek gerekir.

Çocukluk döneminde sağlam bir iletişim kuramayan anne ve baba, gençlik döneminde problemler baş gösterdiğinde bu iletişimi kurmaya çalışmakta ve zamanında tatlı bir vakit ayırmanın ihmâlini, gençlik döneminde problemlerini, çatışmalarını çözme ile ödemektedirler.

Anne ve babanın önemli olduğu, sözünün dinlendiği, sevgi ve şefkatle eğitmenin mümkün olduğu çocukluk dönemindeki ihmâllerin, anne babanın öneminin yitirildiği, sözünün dinlenmediği dönemlerde giderilmeye çalışılması, zamanında zaman ayırmamanın tokatları olsa gerektir. Nasıl zamanında su verilmeyip, ilâçlanmayan, bakımı yapılmayan bir bitki büyümez ve meyve vermez ise, zamanında ilgilenilmeyen çocuklar da gençlik dönemi problemlerini aşmada, hayata hazırlanmada, kişilik ve karakter oluşturmada yetersiz kalabileceklerdir.

Neticede kendisi dinî ve ahlâkî bir hayat yaşayan, ama evlâdı dine uzak ve sefahet çukurlarında dolaşan, ilgi beklediği zamanlarda evlâdı tarafından terk edilen, şiddetle terbiye edip, sonra evlâdı tarafından şiddete maruz kalan canavar bozması evlât manzaraları ile karşılaşmak mümkün olabilecektir. En kötüsü de şefaatçi olabilecek iken, maneviyat ihmalleri ile yetiştirilen o evlâtların anne babalarından şikâyetçi olmalarıdır.

İnsanlık en fazla insanlığa ihtiyaç duyduğu zamanları yaşamaktadır. Bu yüzden insan yetiştirmeye her şeyden daha fazla önem vermek gerekecektir. İnsanın yetiştiği ortam olan aile ise, korunmaya, eğitilmeye, yönlendirilmeye ve ahiret misyonu kazanmaya ihtiyacı vardır.

Dünyayı düzeltmek için insanı düzeltmeye, insanı düzeltmek için de onun yetiştiği ortam olan aileyi eğitmeye ihtiyaç vardır. Aile müessesesinin düzelmesi için yegâne terbiye metodu ise Sünnet-i Seniyyedir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*