Çocuklarda internet bağımlılığı

İnternetin dünyamıza girmesiyle gündemimize gelen internet bağımlılığı, büyük küçük herkesin maneviyat dünyasında derin yaralar açmaya başladı.

Sosyal yaşantımızda da samimiyetsizlik ve ciddiyetsizlik temelli farklı bir iletişim şekli oluşturdu. Özellikle çocukların okul başarısı ve ahlâkî yapısında meydana getirdiği ağır tahribatın tamiri, konuya ilgi duyan herkesi derin derin düşünmeye sevk etmektedir. Biz anne babalar, sağlıklı çözüme ulaşmada hangi yöntemi takip edeceğimiz konusunda ciddî kafa karı- şıklıkları yaşamaktayız. Zira konuyu çalışan ve çözüm üreten ilmî veriler istenen seviyede olmadığından, okuyup öğrenerek çözüme gitme yolları maalesef yok denecek kadar azdır. Bu kısıtlanmışlıkla beraber internet bağımlılığının beraberinde getirdiği sıkıntılarda her geçen gün büyüyerek devam etmekte, sosyal kangrene dönüşmektedir. Bu yeni durum karşısında doğru olarak ne yapacağımızı bilmediğimizden, çözüme yönelik arayışlarımız ilmî temelli olmadığından ebeveynler çeşitli hatalara sürüklenmektedir. Genellikle “kaş düzeltilirken göz çıkarılmakta”dır.

Aslında her şeyden önce yapmamız gereken, çocuğumuzu internetin insafına muhtaç olacak durum- dan kurtarmaktır. Şehirleşmenin artmasıyla birlikte çocuklarımız eve mahkûm olmuş durumdalar. Sokaklar tehlike saçıyor, parklar güvensizdir. Sokak ve parkları kullanamayan çocuklar, evde enerjilerini boşaltacak uygun zemin bulamadıklarından tek sığınak olarak bilgisayarları bulmaktadırlar. Onları internet bağımlılığına götüren yol buradan başlamaktadır. Geliştirilecek tedbirlerin içinde, rahatça oyun oynayabileceği, koşabileceği, hoplayıp zıplayarak enerjisini boşaltabileceği zeminler ve zamanlar mutlaka olmalıdır. Bunu sağlamadan hiçbir tedbir netice vermeyecek, problemler kar yumağı gibi her geçen gün büyüyerek devam edecektir. Bu da ana babada tükenmişliğe çocuklarda normalden sapma- lara sebep olacaktır. Burada öncelikle yapılması gereken ilk iş, çocuklarımızı bu vahşi ahtapotun elinden kurtaracak tedbirler geliştirmektir. Bu bağlamda ücretsiz olarak hizmete sunulan güvenli internet paketi kullanarak işe başlamamız ciddî manada bize kolaylık sağlayacaktır. Ardından çocuğumuzla birlikte plan yaparak, günde ne kadar internet ortamında vakit geçireceği konusunda hem fikir olmalıyız. Planlamamızda internet için ayrılan süre bir saatten az, iki saatten fazla olmamalıdır.

Ders çalışma saati, oyun oynama zamanı, kitap okumak için ayrılan süre net çizgileriyle belirtilmeli ve tavizsiz uygulanmalıdır. Burada verilecek küçük bir taviz bile bütün eme- ğinizin neticesiz kalmasını sonuç verecektir. İlk zamanlarda internet kullanımı sırasında belirlenen zamanın üçte biri kadar çocukla birlikte bulunulmalı, ona doğru internet kullanımı konusunda yönlendirmeler yapılmalıdır. Mutlaka zaman geçirdiği siteler takip edilerek, zararlı yerlerde bulunmuşsa bunun oluş- turacağı olumsuzluklar konusunda uyarılmalıdır. Bu uyarıların hiçbiri çocuğu karşımıza alarak nasihat ve direktifler şeklinde değil de, yanımıza alarak bir dost arkadaş samimiyeti içinde olmasına dikkat edilmelidir. Aksi yöntemlerde yapılan müdahale ters tepecek, istemediğimiz olumsuzluklar günümüzün inkâr edilemez ve vazgeçilemez bir gerçeği olduğuna göre, çocuklarımızı bundan mahrum ederek koruma sağlamak mümkün değildir. Evde yasak- larsanız, dışarı gider.

Kontrolümüz altında olmayan ve genelde ailesinden izinsiz gelen genç ve çocukların doldurduğu internet kafeler, ”yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak” gibi istemediğimiz bir sonuçtur. Doğru kullanımı öğreterek, elindeki “ateşle evini yakmak yerine yemeğini pişirmesi”nin yollarını göstermeliyiz. Temel ilkemiz bu olduğundan hareketle bu manada oluşturacağımız davranış değişikliği ve disiplini internetten bek- lenen faydayı temin edecek ve bizleri de kaygıdan kurtaracaktır.

Erdal Odabaş

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*