Çocuklarımız çiçeklerimizdir

Çocuklarımız, en nadide, en kıymetli, en değerli çiçeklerimizdir. Fakat, kaçta kaçımız şunun şuurunda: Çiçeklerimizi sularız… Toprak kurtlandığı zaman değiştiririz. Aşırı soğuk ve sıcaktan koruruz. Hattâ onlara “şefkat”le yaklaşırız.

Ya hayatımızın çiçekleri çocuklarımız için ne yapıyoruz? Çocuklarımız, lekesiz temiz bir kâğıt gibidir. Onları bizim davranışlarımız, bizim yamukluklarımız etkiler.

Çocuklar, hamur gibidir. Hangi şekli verirsek, ona göre biçimlenirler. Evet, aç kaldıklarında yedirdik, içirdik, giydirdik… Fakat bu kâfî mi?

Onların ruhlarını, akıllarını, mânâ âlemlerini doyurmak, giydirmek gerekmiyor mu? Bunu hakkıyla yaptığımıza vicdanen kani miyiz?

Çocuk, en rahat, en güzel ve en mükemmel, huzurlu bir âile zemininde yetişir. Yanlış davranış ve hareketlerimiz, onları istenmeyen hâllere; suçlara iter.

Suçlu çocuklar üzerinde yapılan araştırmalara göre, çocuklar, en çok 15-17 yaşları arasında suç işliyor.

Bunun en büyük sebeplerinden birisi, âilede verilen yanlış, eksik terbiye eğitimdir.

Boşanmış âilelerin çocukları daha çok suç işliyor. Aile fertlerinin birbirlerine olan muâmele ve davranışları da, müsbet veya menfîlik durum ve derecesine göre çocuklara tesir ediyor. Bu, konuşmalardan davranışlara, insanlara muâmeleye kadar uzanan zincirleme bir hareketler psikolojisini doğuruyor. Eğer bir âilede, birbirine karşı saygı ve sevgi hâkim ise; çocuklar da ona göre şekil alıyorlar.

Eğer bir âilede, başkalarının malına, haklarına nâmus ve iffetine karşı saygılı ve hürmetkâr davranılıyorsa, çocuklar da ona göre müsbet tesir altında kalıyorlar.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Namık Çevik, suçlu çocuklara kelepçe takılmaması gerektiğini ifade etmiş. Haklıdır. Bu, doğru bir teşhistir. Ancak, eksik bir yönü vardır:

Kelepçe annelere babalara vurulmalıdır. Çünkü, akıl ve bâliğ olmayan çocukların işledikleri suçlarda pay, çocuklardan ziyade anne babaların ve velilerin.

Çocuklar çiçeklerimizdir. Gerçi, çiçeklerle çocuklar kıyas edilmez.

Çiçeklere gösterdiğimiz ihtimamın yüz bin katını çocuklara göstermek gerekir. Yaz Kur’ân kursları ve eğitimi de önem arz eder.

Ömrümüzün en nadide ve en nazik çiçeği olan çocuklarımızı; bir heves, bir his, bir nefis, bir boş ve geçici zevk uğruna soldurmayalım…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*