Cuma hutbelerinin izzeti var

Halk arasında “Artık kabak tadı verdi” derler… Bundaki mana haddini ve sınırını aşan söz, istek ve yorumlardır. Türkiye’de takriben 85 bine ulaşmakta olan camilerimizde günde 425 bin defa Ezan-ı Muhammedî (asm) okunmakta ve bu cihetle de dünyada en çok ezan okunan ülkeyiz. Yine 85 bin caminin hutbesinden Cuma günleri 85 bin defa okunan Nahl Sûresi 90. âyettir.1 İçinde içtimâî ve diğer sahalara bakan her şey var. Elbette arif olanlar anlarlar ve bilirler.

Makalemin başlığına tekrar baktığımızda; hakikaten Hutbe makamı Peygamber Efendimizin (asm) makamıdır. Küçüklüğümden beri o makama Peygamber makamı olarak bakar ve dinlerim. Orada ancak Âyet ve Hadis ve onun manaları okunur. Her Cumada “Acaba hoca efendi kardeşimiz bugün hangi konuyu dile getirecek ve hem de ilmî seviyede dile getirecek ve kısa öz olarak anlatacaktır?” diye, tefekkür ederek adımlar atar basamakları çıkarız. Müslümanların kısm-ı azamı da bu inançtadır.

2013 itibarıyla Türkiye’de 10 bini aşkın vakıf, 90 bini aşkın dernek ve 2 bin civarında da sivil toplum kuruluşları mevcud. Türkiye’nin en güçlü ve zengin vakfı, Türkiye Diyanet İşleri Vakfı’dır. Geçtiğimiz Cuma Konya’mızın bir ilçesinin bir camiinde Cuma namazına gittik. İmam efendi hutbeyi bitirdikten sonra, o ilçenin müftülüğünden gelen resmî yazıyı okudu ve Diyanet Vakfı’na “Vaizlerin Konya ve ilçelerine yapılan vaaz ve irşad hizmetlerine katkı sağlanması için” para yardımı talebinde bulundu. Belge bizde mahfuz.

Cemaatin içinden bizim gibi tefekkür eden kişiler çok rahatsız oldular ve hep bir ağızdan dedik ki: “Cuma hutbelerinin izzeti var” Hutbeler sadaka ve zekât sandığı ve kumbarası değil, ancak irşad ve ikaz yeridir. Para toplama yeri ve makamı değildir. Çünkü âyet-i kerimede Hz. Allah buyuruyor ki: “Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin.”2 Acaba bu izzetin neresindeyiz?

O hale geldi ki Cuma namazlarına gelen liseli gençler bile diyorlar ki; “Bakalım hoca efendi bu hutbede kimlere dilencilik yapacak?” İmamları da bu hale getirenler utansın. Ne yapsın devlet memuru. Nerede kaldı izzet ve şahamet. Kaldı ki 10 bini aşkın vakıf yetkilileri bizim de hutbe mahallinden yardım talep hakkımız var derlerse 52 haftanın neresine sığdıracaksınız? Yine bu camileri bu mezkûr vakıflar ve cemaatler yaptırmış. 85 bin camide Diyanet Vakfı’nın yüzdesi çok düşük rakamlar.

Daha acıklı tarafı; bu mezkûr vaiz kardeşlerimizin tamamı maaşlı ve arabaları da var. Ufak tefek masrafları da oradaki cemaatler tarafından da takviye edilmektedir. Halid bin Zeyd (Eyyub el Ensari) Hazretlerinin ve İslâmiyeti üç kıt’aya yaymak için çöllere serpilen sahabelerin maaşlarını merak ettim, kimin maaşı vardı? Nerede Allah için cihad aşkı? Ellerini öptüğümüz Ladikli Ahmed Üstadımızın dediği gibi “Meded ya Rabbenâ kullara meded!”

Hz. Bediüzzaman’ın en büyük gayelerinden birisi de kendilerinin himmetiyle yazılan tevafuklu Kur’ân-ı Kerîm’in basılmasıydı. Bunun için Hz. Bediüzzaman’ın varislerinden merhum Tahir Mutlu ve merhum Mustafa Sungur Konya’da Halıcı Sabri amcamıza geldiler. Maddî eksikliklerini söylediler. Sabri Amca para için gezmelerine çok kızdı. “Geri kalan bütün meblâğı ben ödeyeceğim, para için hiç gezmeyeceksiniz” dediler. Sabahında ben ve Tahiri Mutlu Ağabey evlerine gittik. Kalan bütün meblâğı kasadan çıkarıp verdiler ve tevafuklu Kur’ân’ın ilk baskısı basıldı. Ne hutbelerden ve ne de başka yerlerden… Buna nokta atışı derler. Kur’ân dâvâsının izzetini koruyan ehl-i himmetler de vardır. Hutbeden talep yerine bu bahtiyarları bulun ve bulmalıyız. İzzet ayrı, zillet ayrıdır…

Dipnotlar:
1- Nahl/90: “Muhakkak ki Allah, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden (Allah’ın yasakladığı şeylerden) ve azgınlıktan (hakka tecavüzden) sizi nehyeder. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt veriyor. ”
2- Bakara Sûresi, 2:41.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*