Daha yapacak çok iş var

alt

Yıllardır hürriyetlerin genişletilmesi anlamında dile getirdiğimiz eksiklikler nihayet bir bir dile getirilmeye başlandı. Yaklaşık 10 yıldır iktidarda olan ve “muhafazakâr” olduğunu söyleyen bir iktidar döneminde hak ve özgürlüklerin genişletilmesi mânâsında yapılamayanlar ortaya dökülüyor.

28 Şubat sürecinde özellikle eğitim alanında yapılan geriye gidiş, Millî Güvenlik dersinin subaylar tarafından okutulmasından vazgeçileceğinin açıklanmasından sonra ortaya serilmeye başlandı.

Kesintisiz eğitimle önleri kesilen meslek liselerinin katsayı durumunun çözüme kavuşturulacağı söyleniyor. Sırf imam hatipleri bitirmek amacıyla hem kesintisiz eğitim icat edildi, hem de meslek liselilerin önüne katsayı engeli konulmuştu. Yıllardır binlerce kişi katsayı adaletsizliği dolayısıyla yarışa hep geriden başladı. Soruların tamamını bilse dahi istediği üniversiteye yerleşemedi. YÖK tarafından bu adaletsizlikler azaltılmaya çalışılsa da, yargıdan geri döndü. Son olarak katsayı adaletsizliği kaldırıldı. Konu yine mahkemeye taşınsa da bu sene sınava girecek meslek lisesi öğrencileri eşit şartlarda yarışa girecekler.

Zorunlu eğitimin kademeli olması ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Kesintisiz olduğunda imam hatiplerin önüne set çekilmiş ve orta kısımları kapatılmıştı. 4+4+4 gibi zorunlu eğitime geçileceği söyleniyor. Aslında bir hak olan bu düzenleme ile, zorunlu eğitimin kademeli olarak düzenleneceğinin söylenmesi bile insanları ümitlendirmeye yetti.

Başka bir sorun olan karma eğitim konusu var. Sakıncaları saymakla bitmeyen bu sorun için henüz bir hazırlık düşünülmüyor. Eğitimciler yıllardır sakıncalarını dile getirseler de insanlar istemeye istemeye çocuklarını göndermek zorunda kalıyorlar. Sıkıntılar hâlâ devam ediyor, bunun kaldırılması gerekiyor. İsteyen çocuğunu kız okulunda, isteyen erkek okulunda okutsun. İsteyen de karma okulda. Bu en tabiî hak olmalı. Dayatma olmamalı.
* *  *
Başörtülü öğrencilerin üniversitelerde okuması büyük oranda çözülmüş görünüyor. Ancak herhangi bir düzenleme olmadığı için, yeni göreve gelecek rektör, dekanların yeniden bu sorunu hortlatmayacağına kimse garanti veremez.

“Kamusal alan” veya hizmet alan/veren gibi garip bir yasakla da başörtülü memureler görevlerini örtüleri ile yapamıyorlar. Oysa bu konuda herhangi bir anayasa maddesi ya da başörtüsünü yasaklayan bir kanun yok. Buna rağmen 28 Şubat’ın icatlarından birisi olan “kamusal alan”la insanların hürriyetleri kısıtlanıyor. Geçen hafta da yazmıştık yine yazmakta fayda var.

Kamudaki başörtüsü yasağı Millî Eğitim Bakanlığı İle Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkin Yönetmeliğe dayanılarak uygulanıyor. 22 Temmuz 1981 yılında yayınlanan ve 16 Temmuz 1982 tarihinde değiştirilen yönetmeliğe göre, “Kadınlar; elbiseler temiz, düzgün, ütülü, sade; ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı; görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış ve toplanmış…” diye devam eden yönetmelikte erkeklerin nasıl giyineceğine kadar da uzun ifadeler yer alıyor. Bu yönetmelik hâlâ yürürlükte olduğu için, bu yönetmeliğe dayanılarak başörtüsü yasağına kanunsuz bir şekilde devam ediliyor. Bu yönetmelik kaldırıldığında anayasal ve yasal bir yasak olmadığı için başörtüsü yasağı kalkacak, hürriyetlerin önündeki bir engel de kalkmış olacak.

Bunlar sadece eğitim alanında hürriyetlerin genişletilmesi ile ilgili sorunlar… Türkiye’de en temel sorunlar eğitimde olduğu için bir kaçını burada sıraladık. Darbe dönemlerinde özellikle de 28 Şubat sürecinde yapılan bir çok icraat tek tek gözden geçirilip hürriyetler genişletilmelidir.
*  * *
ÖZETLE…
Bu devirde hâlâ bir üniversite, öğrencilerine bir mescit yapmayı çok görüyorsa…
Hâlâ başörtülüler devlet memuru olarak çalışamıyor, üniversite rektörleri müsaade ettiği kadar başını örtebiliyorsa…
İnkılâp tarihi gibi bazı derslerdeki yanlışlar düzeltilemiyor, ya da “bu dersler kaldırılsın” diyenler ağır şekilde itham ediliyorsa…

Bir yazar sırf düşüncesini açıklayıp, “Andımız kaldırılsın” dediği için binlerce hakaret ve küfür işitiyor, adeta linç edilmek isteniyorsa, “hürriyetler” konusunda daha yapılacak çok iş olduğunu söylemek gerekir.

Hürriyetlerin en kâmil manada uygulandığı bir Türkiye özlemi için yapılması gerekenler acilen yapılmalı…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*