Darbe şakşakçıları da yargılanmalı…

alt

12 Eylül darbesinin yargılanması, öncelikle soruşturmanın mutlak surette genişletilmesini, darbe sisteminin sorgulanmasını ve darbe tortularının temizlenmesini zorunlu kılmakta.

Bu olmadığı takdirde, açılan 210 bin dâvâda 230 bin kişinin yargılandığı, 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 7 bin kişi için idam cezası istenip 259 kişinin idamının Meclis’e gönderildiği ve 50 kişinin idam edildiği; 171 kişinin işkenceden öldüğünün belgelendiği; cezaevlerinde 229 tutuklu-mahkûmun öldüğü, 300 kişinin şüpheli bir şekilde vefat ettiği, 14 kişiye “açlık grevi”, 16 kişiye “kaçarken”, 43 kişiye “intihar”, 73 kişiye “doğal ölüm”, 95 kişiye “çatışmada” öldüğü raporunun verildiği dehşetli darbe dönemi yeterince yargılanmamış olur.

Keza hiçbir yargı kararı olmadan 1 milyon 683 bin vatandaşın fişlenmesi, 98 bin 404 kişinin “örgüt üyesi olmak”la suçlanması; 23 bin 677 derneğin faaliyetinin durdurulması, 30 bin memurun görevine son verilmesi, 7233 memurun sürgüne gönderilmesi, 3 bin 854 öğretmenin, 120 öğretim üyesinin ve 47 hâkimin işine son verilmesi; 937 film “sakıncalı” diye yasaklanması, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istenmesi, 31 gazetecinin cezaevine girmesi, 300 gazetecinin saldırıya uğraması ve üç gazeteci öldürülmesi soruşturulmamış olur.

Yine 30 bin vatandaşın yurtdışına çıkmak zorunda bırakılması, bunlardan 14 bin kişinin “vatan haini” suçlamasıyla vatandaşlıktan çıkarılması, 388 bin kişiye pasaport verilmemesi haksızlığı, hukuksuzluğu sorgulanmamış olur, yargılanma eksik kalır.

Kısacası, evvela 12 Eylül darbe sürecinde işlenen binlerce cinâyetin, işkencenin, ölümün, idamın, hapsin, hak ve özgürlük gasbının, işten atılmanın, sürgünün hesabının sorulması; darbe döneminin ürünü başta Anayasa ve yasalar olmak üzere, evvelemirde darbeden kalma kurumların ve darbe mevzuatının tasfiyesi lâzım…

DARBEYE TEŞEBBÜSTEN 365, GERÇEKLEŞEN DARBEDEN 2 SANIK!

Teşebbüs safhasında kalan darbelerden yüzlerce kişi sorgulanırken, silâh zoruyla millet irâdesinin temsilcisi Meclis’i kapatan, hükûmeti deviren, bütün milletvekillerini ve belediye başkanlarını görevlerinden uzaklaştıran, başta dönemin iktidar partisi olmak üzere bütün siyasî partileri kapatıp, parti yönetimlerini, il-ilçe teşkilâtlarını, il ve belediye meclislerini feshederek, süresiz siyasî yasaklar koyan darbenin, iki ismin “darbe suçu”yla yargılanması bir çarpıklık değilse nedir?

Dahası, hâlen “Ergenekon” ve “Balyoz” benzeri “yapılmamış darbeler”den 249’u tutuklu 365 kişi sanık sıfatıyla yargılanırken, 12 Eylül darbesinde iki ismin yargılanmasıyla kalınır.

Sözkonusu dâvâlarda binlerce sayfalık iddianâmelerde ismi geçenlerin veya dahli olduğu düşünülenlerin çoğu tutuklu hesâba çekilirken, 12 Eylül gibi demokrasiyi katleden, milyonlarca vatandaşı mağdur eden, binlerce insanın öldürülmesine göz yuman ve yüzlerce kişiye işkence edip katleden dehşetli bir darbenin sâdece “darbe suçu” ile iki emekli generalin, “yargılanması”yla geçiştirilmesi ucûbesi ortaya çıkar…

Bunun içindir ki, bir tek “cebir ve şiddet kullanarak darbe suçu”yla kalınmamalı, darbe felsefesinden hesap sorulmalı. Darbenin topyekûn iç ve dış bağlantılarının çözülmeli; CIA Başkanının tiyatro seyreden Amerikan Başkanına, “Türkiye’de bizim çocuklar işi başarmışlar!” müjdesinin arka plânı araştırılıp deşifre edilmeli.

Cuntanın sivil ulaklarla, Pentagon’la, Paul Henzelerle, Alexander Haiglerle ilişkilerinin irdelemesi; askerlere, “Darbe sonrası göreve hazırım!” güvencesini veren darbe yardakçısı “tank kafalı siviller” tesbit edilip hesâba çekilmeli…

CUNTAYA ÇANAK TUTANLAR…

Genişletilmiş ciddî bir yargılamayla, ancak Türkiye’nin yakın tarihindeki demokrasi inkıtalarının arka plânını aydınlanır, demokrasinin üzerindeki vesâyet su yüzüne çıkar. Ve en önemlisi öteden beri çarpıtılan darbelere ve ara dönemlere destek veren dahilî ve hâricî mihraklar, darbe dayatmalarına, siyasî yasaklara arka çıkan zihniyet deşifre edilir.  

“Asker postalı”nın arkasına sığınıp sivil siyasî iktidarları devrime ve darbe ortamından siyasî çıkar ve rant temini peşindeki “suç örgütü” ortaya çıkar.

Bu bakımdan, sekseni aşmış iki emekli generalin simgesel yargılanmasıyla iktifa edilmemesi; darbe öncesi ve sonrası bütün belge dokümanların ve darbe organizesi ve organizmasının topyekûn açığa çıkarılması icap etmekte.

Ülkeyi darbeye götüren süreçte ve sonrasında darbeye çanak tutan darbe heveslisi asker-sivil bürokrasinin, darbeyi hükûmete haber vermeyen istihbaratın, dönemin postal yalayıcıların, darbe şakşakçısı sendikacıların, darbeye övgüler dizen gazetecilerin, emre amâde öğretim üyelerinin, darbecilere el-pençe divan duran fırsatçı iş dünyasının, darbeyi savunan hukukçuların-yargıçların, darbe teorisyenlerinin ve en çarpıcısı, darbeye karşı koymayan, dahası darbe yönetiminde görev alan, şimdilerde “ileri demokrat” kesilen siyasetçilerin ve ikiyüzlü siyasetin sıgaya çekilmesi gerekmekte. İktidar partisinin kurucusu ve kurmayı olup milletvekilliği ve bakanlık yapmış olsalar ve hâlen yapsalar dahi…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*