Demek sen, Arap makamında ezan okursun ha!

Hem iyi bir Yeni Asya okuyucusu, aynı zamanda bizim yazılarımızı takip edip, hemen hemen her yazıya yorum yazan Mahmud Baştuğ kardeşimiz, Haziran ayının ortasında Demokrat Parti’nin ezanı aslî şekline çevirmesinin sene-i devriyesi olduğunu hatırlatarak, bir yazı yazmamızı istedi. Sağ olsun, onun hatırlatması üzerine biz de bu mühim mevzuu ile alâkalı yazıyoruz.

Ezan, ezan-ı Muhammedî (asm), İslâm şeâirinin en büyüklerini hatırlatan mübarek kelimelerdir. “Bildirmek” mânâsına gelen ezanı okuyana da “müezzin” denilir.

Malum, insanı esas alan ve insana değer veren ve Rabbimizin kendisine muhatab kabul ettiği insana, ‘insanca’ hitap edebilmek için, sözle, sözlerin en güzel şekliyle hitap eden ve tamamen birer tevhid nişanesi olan ezan-ı Muhammedî (asm), Hz. Peygamber (asm) zamanında tesbit edilmiştir. Müslümanları ibadete davet etmek için ne yapılacağı istişare edilirken, davul-çan çalmak, tüfek atmak v.s şekillerden birini söyleyenler olmuş, fakat aynı gece sahabeden hem Abdullah bin Zeyd, hem de Hz. Ömer (ra) gördükleri rüyayla kendilerine ezanın sözleri bildirilmiştir. Hz. Peygamber (asm) da Hz. Bilâl-i Habeşî’ye (ra) miladi 15 Haziran 622 tarihinde ilk defa Ezan-ı Muhammedî’yi (asm) okutturmuş ve ondan sonra da asırlardır bütün âlem-i İslâm’da orijinal haliyle okuna gelmiştir. Arap olmayan çeşitli ırklardan milletlerin hiçbirinin, ancak deccal gibi bir adüvv-ü dînin düşünebileceği ezanı aslî halinin dışında okutmak, akıllarına dahi gelmemiştir. İslâmiyetin yıllarca sancaktarlığını yapan Osmanlı zamanında da en güzel şekilde devam edilmiş ve fethettiği birçok beldede bu şeâr-i İslâmiye aslına sadık kalarak devam ettirilmiştir.

Ama maalesef Osmanlının yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci reisi tarafından bizzat ezan-ı Muhammedî’nin (asm) aslı tahrif edilerek, 3 Şubat 1932’de ilk tatbikatı yapılıp, 18 Temmuz 1932’den itibaren de bütün Türkiye’de bu şenaat işlenerek, ezan Türkçe(!) olarak zorla, (milletin ifadesiyle) “tangır tungur” diye okunmuştur. Hattâ ezanı aslî şeklinde okuyan birçok insana zulmedilmiş, hapse atılmış, işkence yapılmıştır. Bu hadiseleri bizzat yaşayan anne ve babamdan bununla alâkalı çok şeyi dinlemişimdir.

Ve nihayet milletin iktidara, işbaşına getirdiği ve yaptığı o fiilden dolayı, asrın vekili Bediüzzaman Said Nursî tarafından “İslâm kahramanı” unvanıyla isimlendirilen Adnan Menderes tarafından, Ezan-ı Muhammedî’nin Bilâl-i Habeşîce (ra) okunduğu ilk tarihin sene-i devriyesinden bir gün sonraya tevâfuk ederek, 16 Haziran 1950 tarihinde, 18 senelik bir inkıta ve zulümden sonra okutulmuştur. Ezan-ı Muhammedî (asm) aynı zamanda İslâmiyetin en büyük işareti yani şeair-i İslamiyedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “… Nafile nev’înden de olsa, şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir” dediği bir şeair-i İslâmiyedir.

Şükürler olsun, ezan-ı Muhammedî (asm) bugün, deccalların, süfyanların tasallutundan kurtularak asli hâliyle okunmaktadır. Gerçi zaman zaman, hassaten de millet düşmanlarının yaptığı ihtilallerden sonra yine gündeme getirilerek, aslî halinden çıkarılarak tekrar “tangır-tungur” diye okutturulmaya teşebbüs edilmiş ama buna Cenab-ı Hak müsaade etmemiştir.

Enteresan bir şey daha söyleyerek yazıya son verelim. Bundan birkaç sene önce Bursa’da bir camide namaz kılıyordum. İmam, Arap makamında çok güzel Kur’ân okuyordu. O mahallede oturan ve beraber namaza gittiğimiz arkadaşa namaz çıkışı imamın Kur’ân’ı çok güzel okuduğunu söylediğimde, tebessüm ederek “Bu ezanı da Arap makamında çok güzel okuyor” dedi. Ve ilâve etti: “Hatta bu yüzden başına bir iş de geldi” Ben de merak edip sorduğumda, imamın ezan okuduğu bir gün burada müftü de varmış, demek o müftü ırkçı kafada biriymiş. Namazdan sonra imamı yanına çağırarak ‘Demek sen, Arap makamında ezan okursun ha!’ diye bir güzel azarlayıp, onu Türk makamında (nasıl oluyorsa) ezan öğrenmesi (!) için İstanbul’a kursa yollamış. Ben bunu daha sonra bizzat imamın kendine sordum ve tasdik etti. Ve mine’l-garâib. Hâlâ bu zamanda o kafatasçı zihniyette müftüler var demek ki…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*