Demokrasi ağacının nurani meyveleri

Üstada soruyorlar: İstibdat nedir, meşrutiyet nedir diye?

Üstad bu soruya daha 1911 de çok ilginç cevaplar veriyor.

Günümüz demokrasisinin temel kurallarını o cevaplarda ortaya koyuyor.

Bakın ne diyor Üstad Münazarat adlı eserinde o zamanki meşrutiyet, günümüzde ise demokrasi hakkında:

“Sual: “tiryâk-ı meşrutiyeti bize târif et.”

Bu soruya verdiği cevaplardan,

Birincisi:

İşte, meşrutiyet

“Ve işlerde onlarla istişare et.” (Âl-i İmrân Sûresi, 3:159.)

“Onların işleri, aralarında yaptıkları istişare iledir.” (Şûrâ Sûresi, 42:38.)

âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir.

İkincisi:

O vücud-u nûrânînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi mârifettir, lisânı muhabbettir, aklı kanundur, şahıs değildir.

Üçüncüsü:

Evet, meşrutiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz.

Dördüncüsü:

İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder. Milletin bekâsıyla ibkâ edecek; siz daha me’yus olmayınız.

Beşincisi:

Bir ince tel gibi her tarafa hevâ ve hevesin tehyîci ile çevrilmeye müstaid olan rey-i vâhid-i istibdâdı lâyetezelzel bir demir direk gibi, lâyetefellel bir elmas kılınç gibi olan efkâr-ı âmmeye tebdil eder; siz de, sefine-i Nuh gibi emniyet ediniz.

Altıncısı:

Herkesi bir padişah hükmüne getiriyor; siz de hürriyetperverlikle padişah olmaya gayret ediniz. Esâs-ı insâniyet olan cüz’-ü ihtiyârı temin eder, âzâd eder; siz de câmid olmaya râzı olmayınız. Üç yüz milyondan ziyade ehl-i İslâmı bir aşîret gibi birbirine rapteder; siz de o râbıtayı muhâfaza ediniz.

Yedincisi:

Zira meşveret perdeyi attı; milliyet göründü, harekete geldi. Milliyet içinde İslâmiyet ışıklandı, ihtizâza geldi. Zira, milliyetimizin rûhu İslâmiyettir; hakiki ve nisbî ve izâfîden mürekkeptir. Başka millete benzemiyor.

Özetle böyle.

Siz daha fazla bilgi için Münazarat adlı esere müracaat edebilirsiniz.

Bunlar demokrasi ve demokrasiyi temel alan demokratlık hakında çok önemli ölçü ve tespitler.

Tahkik ehli için şablon mahiyetinde adeta.

Yani bu prensiplere göre hareket edilir ise demokrasi ağacı nurani meyveler verir.

Bu işin müspet yönü…

Bir de menfi yönü var.

Dememiz o ki:

Nurlardan ders alan bazı kardeşler mevcut idare için demokrat yakıştırması yapıyorlardı.

Demokratların bunlarla devam ettiğini iddia ediyorlardı.

Peki?

Acaba gerçekten bu mevcut idare demokrat prensiplere uyuyor mu?

İşte bunun için yukarıdaki prensipler doğrultusunda bazı sorular sormalıyız.

Şöyle ki:

1- Mevcut idare istişare ve meşveret kuralarını tam olarak uygulayıp Meclis sitemini öne çıkarıyor mu?

2- Hakkı, hukuku, adaleti, kanun hakimiyetini tam olarak tesis etti mi, yoksa şahsı tüm bu değerleri önüne mi koydu?

3- Hakimyet-i millet tam olarak tesis edildi mi? Ulvi insani duygular inkişaf etti mi?

4- Ülkenin bahtı tam olarak açıldı mı?

5- Mevcut idare üstünde kamuoyu gücü ve kontrolü tam olarak sağlanabildi mi, yani adalet ve hukuk üstünlüğü istenilen seviyede etkili mi?

6- Fertler tam bir hürriyete sahip mi? Fikir ve düşünce hürriyeti ve diğer hürriyetler tam olarak tesisi edilebildi mi?

7- İslamiyet milliyeti tecelli etti mi?

Soruları daha da uzatmak mümkün elbette.

Şimdi bu kısa kriterlere göre bile mevcut idarenin demokrat olduğunu iddia etmek, demokrasiye bağlılığını söylemek mümkün değil?

Belki on yıl önce bu kadar net konuşamazdık.

Ancak takke düştü kel göründü.

Demokrasi ağacı diye kandırdıkları ağaç istibdat meyvesi verdi, artık yiyenlerin karnını ağrıtıyor.

Öyle ise gelin bu karın ağrısından kurtulalım.

Üstadımızın bize ifade ettiği içtimai ve siyasi hakikatlere dört elle sarılalım.

Ve böylece o ulvi değerlere kavuşmak için gayret sarf edelim.

Boş hayallerle kendimizi kandırmayalım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*