Demokrasi olmadan asla…

Doğu veya Batı

altHükümetimiz zabıta ile piyasaları zabt u rabt altına almaya dursun…

Neoliberallerin Özal ile başlattıkları “liberal ekonomi”den millî ekonomiye geçiş için hiçbir alt yapımız ve tedbirimiz olmadığına göre, piyasaya memurlarıyla müdahale eden devlet, ancak vatandaşıyla esnafını çatıştırabilir. Özal’ın politikalarını tamamen benimsemiş ve geldikleri andan günümüze kadar liberal ekonomiye tek itirazları olmamış hükümetimiz, ortaya çıkmış sevimsiz sonuçları yükleyeceği birilerini arıyor ki, artık bulamaz. Hatta burada kusurları yalnızca Damat ve ekibine havale edenler de zulüm yapmış olurlar. İçine girdiğimiz gayet sıkıntılı sürecin, otuz beş senelik bir birikimin sonucu olduğunu kabullenmek zorundayız. Bu hükümetin en büyük kusurlarının başında, bu güne kadar demokrasiye -maalesef- hiç inanmamış olması ve bu zamanda demokrasisiz bir şekilde Türkiye’yi idare edebileceğine olan inancıydı. Gördüğünüz üzere deniz bitiyor ve böyle devam ederse, kaptanın gemiyi karaya oturtmak tehlikesi olabilir.

Yaygın kanaat şudur: ANAP‘ı getirenler, onu yolda bıraktılar. AKP’yi getirenler de Okyanus ötesinde birbirilerine düştüler. Avrupa’daki destekçilerinin de halleri pek yaman. Cumhurbaşkanımız ittifakları ve ilk anlaşmaları yenilemek için büyük gayretler sarf ediyor ve ümidini de henüz kaybetmiş değil. Gel gör ki, kendilerinin de tekrarladıkları hakikat, yeni dönüşlere müsaade etmiyor… ”Eski hal muhal…” Demokrasi ile yürüyen Avrupa ve Amerika’daki kadrolar o kadar sür’atlice değişiyor ki… Dünde anlaştıklarınızın hiçbiri yarına kalamıyor. (Siyasî ve bürokratik kadrolar, belli sermayedarlar hariç.) Neoliberallerle 15 Temuz kalkışmasıyla havaya uçurdukları köprüleri tekrar inşaa ederek yola devamın artık mümkün olmadığını önümüzdeki zamanlar daha net gösterecek. Zira bu eski komünistlerin (Marksistlerin) hem Amerika’da ve hem de Avrupa’da mahiyetleri halklarca anlaşılmaya başlandığından, kapsamlı yeni bir plan ve başlangıca güçleri görünmüyor.

Hürriyet ve demokrasiyi Angela Merkel, PEGİDA veya AfD ile yavaşlatsa da, durduramıyor. Manüpülasyonlar, siyasî entrikalar, şovlar ve Türkiye üzerine oynamalar Hanımefendi’nin düşüşünü durduramıyor. Bir taraftan tamamen liberal, diğer taraftan-AfD üzerinden-milliyetçi (özde dinsiz) görünmeye çalışması, nihayet onun ve ekibinin Alman halkınca anlaşılmasını engelleyemedi. Hürriyet ve demokrasiden başka Almanya’nın bozulmuş balans ayarını düzeltecek bir unsur olmadığından, artık herkes müttefik…

Almanya için geçerli olan aynen bizim için de vacip olmuş. Bir ferdin tek başına bir sistemi idare etmesi zaten mümkün değildi. Fakat, Kemalizm’in bu millete yaptığı zulmü fırsat olarak değerlendiren AKP, yine Kemalistlerin-kısmen- programlarıyla iktidarını devam ettirmek istiyor… Gel gör ki bu oyun da deşifre olmuş durumda. Bu duruma dışardan Yeni Muhafazakârlar kadar içerden Kemalistler de itiraza başladılar. Gördüğünüz üzere AKP’nin ise; hem neoliberalleri, hem neoconları ve içerden de Kemalistleri bir arada memnunane taşıyacak imkânları bitmiş…

Bu arada, AKP‘nin bu ülkeye yapacağı iyilikler de olabilir. Kemalizm’den tevarüs ettiği devrimcilik ruhuyla, 12 Eylül’ün şirazeden düşürdüğü “eski sistemi” yerle bir eden hükümetimiz, AB’nin tecrübelerinden istifade ile Türkiye’yi demokratik bir çerçeveye taşıyabilir. Karşısında ne muhalefet engeli, ne Anayasa Mahkemesi, ne Danıştaylar, ne iç güçler, ne TSK ve ne de dış güçler… Avrupa Birliği standartlarında ve Türk Milleti’nin bedenine- boyuna uygun “demokratik sistemin iskeletini” kurduğu takdirde, halkımıza çok hayırlı bir hatıra bırakacağına inanıyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*