Demokrasi yıldızının parlak ülkesi Avustralya

İnsanoğlunun bulduğu en iyi idare etme sanatı olan “demokrasi” son asra damgasını vuran bir mücadelenin adı. Hürriyet, hak, hukuk, adalet onun alt başlıkları. Allah tarafından fıtraten “hür irade” nimetiyle dünyaya gönderilen insanın hayatını demokratik esaslar dahilinde sürdürebilmesi için verdiği mücadelenin insanlık tarihiyle eş değer olduğu bir vakıadır.

Medenî tarihçiler tarafından hep Batı kaynaklı ifadeler bu süreci kapsar. “Demokrasinin beşiği” olarak İngiltere, Yunan ve Roma felsefesi öne çıkarılmaya çalışılır. Dünyevî noktadan bakıldığı zaman “İlâhîliği” nazara almayan felsefecilerin nazarında ve iddialarında bunun belli bir değeri ve gerekçesi olabilir. Ama Risâle-i Nur Külliyatı’ndan aldığımız bilgiler doğrultusunda “Şer’î hürriyet” kavramı noktasının bütün insanlık adına mutlaka incelenip hayata geçirilmesi de ayrı bir önemli konudur. Çünkü “Şeriat” denilen din bakımından sadece insana değil, canlı cansız bütün yaratıklara dönük çok yüksek ve kapsamlı bir “hak, hukuk ve adalet” kavramı vardır. Bunu şimdilik belirtmekle yetinip asıl konumuza geçelim.

Avustralya’da ikinci haftamızın da ortalarındayız. Buradaki dostlarımızla çok hızlı ve yoğun bir trafik yaşıyoruz. Buradaki hizmet merkezlerini ve değerli dostlarımızı yerinde ziyaret edip çok samimî ve verimli sohbetler ediyoruz.

Değerli dostlarımızdan devamlı aldığımız bilgi ve ifadelerin iki ana sütunu öne çıkıyor. Bunun en birincisi; Avustralya’nın çok hür ve demokrat ülke olması. İkincisi ise çok zengin, konforlu ve rahat bir ülke olması. Biz şimdilik ikincisini bırakıp birincisine bir göz atalım.

Buradaki dostlarımızın hepsinin bir ortak noktada birleştiği ve ağırlıklı olarak vurguladığı konu; Avustralya’nın dünyanın en ileri demokrasilerinden birisi olduğu gerçeği.

Burada hürriyetin ve demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla eksiksiz işlediği çok net ve mutlu bir şekilde vurgulanıyor. Toplumu oluşturan her kademedeki insanın, “insanca” yaşaması ve hayatını devam ettirebilmesi için büyük bir serbesti ve hürriyet kullanım sahası var. Hatta bu hayvanlar için de geçerli. Batı felsefesine yerleşmiş olan “köpek besleme” kültürünün gereği olarak sadece köpeklere mahsus özel parkların olduğunu söylesem her halde bu konudaki meramımı en güzel şekilde anlatmış olurum.  

Üniversitelerin hepsinde ve bütün fakültelerinde her dine ait ibadet odası olduğu gibi Müslümanlar için de mescidler var. Bu sahada hiçbir sıkıntı yok. Liselerde de ibadet odaları ve mescidler var.

Kıyafet problemi kesinlikle hiçbir resmî dairede ve yaş kategorisinde yok. Meselâ yüksek rütbeli başörtülü bayan polisler var ve bu halden hiç kimsenin rahatsız olması söz konusu değil.  

Bu ülke Hıristiyan bir toplum olarak biliniyor. Fakat araştırmalara göre ateistlerin çok olmasına ve şu andaki başbakanın inançsız olduğunu beyan etmesine rağmen kesinlikle inançlılara karşı bir ayırım ve farklı muamele söz konusu değil. Her inanç ve gruptaki insana sonsuz bir saygı var. Bütün dinlere ve inançlara eşit uzaklıkta bir tatbikat sürdürülüyor.

Son zamanlarda buradaki medyanın öne çıkardığı ve gündemi işgal eden bir konu ise; Lübnan asıllı bir futbolcunun isteği üzerine kendi takımının bulunduğu şehirdeki stadyumda bir mescidin açılması ve bu uygulamanın anında bütün futbol sahalarında mescit açılması kampanyasına dönüşüp karara bağlanması oldu.

Bu ülkede sınırsız bir şekilde işsizlere kesintisiz işsizlik maaşının verilme garantisi insanca yaşamaya verilen önemin bir başka göstergesi olarak öne çıkıyor.

Sosyal devlet anlayışının her sahada en güzel örneklerini bu ülkede görmek mümkün. Her milletten gelen insanların burada olağanüstü bir sosyal hakkı var. Fevkalâde insanî ve demokratik uygulamalara şahit oluyoruz.

Burada dünyevî noktada hiçbir kimsenin “yarın” endişesi yok. Çalışan, emeğinin karşılığını fazlasıyla mutlaka alıyor. Gelir dağılımı ve ortak değerler devletin kurduğu demokratik sistem sayesinde eşit olarak çok harika bir sistemle paylaşılıyor. Meselâ, hafta sonu ve tatillerde çalışanlara fazla ödeme yapılırken, bu kategoriye dahil olanlardan o günlere mahsus vergi dilimi arttırılarak kesilerek devletin diğer sektörlerindeki muhtaçlara dağıtılarak sınıflar arsında uçurum meydana gelmemesine özel itina gösteriliyor. Bu ülkede işsizlik oranı sadece % 5 civarında. Bu oran çok ciddî araştırmaların neticesinde bulunan bir oran ve sanal rakamlar değil. Onun için işsizlik burada ciddî bir problem değil..

Doktor ve sağlık hizmetleri her kademede bedava. Çok acil ve özellik isteyen durumlarda özel hastahanelere gidildiği zaman ücret alınıyor, ama bunun da bir kısmını devlet karşılıyor. İşsizler için ise sağlık hizmeti her türlü şartta ücretsiz.

Dinî vakıflara ve cemaatlere bakış açısı çok demokratik ve adil. Vatandaşı ve toplumu rahatsız edecek bir durum olmadığı müddetçe, yardım kuruluşları, hayır kurumları, vakıflar ve sosyal kuruluşlara hiçbir dini konuda baskı ve negatif uygulama yoktur. Seksen bin doları aşan harcamalar karşısında maliye bakanlığı değil devletin özel bir kuruluşu, ilgili kuruluşların beyanlarına göre adil bir muamele yapıyor. Suiistimal olmadığı müddetçe haksız ve rahatsız edici takip ve murakabe yoktur.

Hürriyetin adına ve özüne lâyık tatbikatların güzel ülkemizde de icra edilmesini göreceğimiz günlerin yakın olması dilek ve temennisiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*